Escarus

İnovasyonun Tarihsel Gelişimi

Paylaşım TarihiOcak 10, 2018

Şirketlerin artan rekabete ayak uydurabilmeleri ve rekabet avantajı sağlayacak güçlerini artırabilmeleri için ürünlerini ve hizmetlerini sürekli olarak geliştirmeleri ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İnovasyon bu değişim, yenilenme ve dönüşüm için gereken önemli araçlardan birisi olarak görülmektedir.
İnovasyon, Latince “innovatus” kelimesinden gelmekte ve “toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması” olarak ifade edilmektedir. (Elçi, 2006) İnovasyon konusunda yapılan ilk tanımın ünlü ekonomist Shumpeter’a ait olduğu görülmektedir. Schumpeter neoklasik iktisatın kabul ettiği üretim fonksiyonuna teknoloji ve ekonomik unsurları ekleyerek fonksiyonu genişletmiş ve inovasyon kavramını gündeme getirmiştir. Schumpeter’a göre, bir icadın yenilik yaratabilmesi için mutlaka üretim faaliyetine uygulanması gereklidir. Bu bağlamda Schumpeter, inovasyonun herhangi bir icadın ticari alanda uygulanması ile mümkün olabileceğini belirtmiştir. (Er, 2013) Dolayısıyla, yenilik ticari başarıya dönüştürüldüğü sürece inovasyon olarak değerlendirilmektedir.
İnovasyonun tarihinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu söylemek mümkündür. İnsanoğlu tarihsel süreç içerisinde, ilkçağlardan bu yana yaşamını sürdürebilmek amacıyla her türlü olumsuz koşula rağmen ihtiyaçlarını yenilikler ve icatlarla karşılamıştır.
II. Dünya Savaşı sonrasında ekonomistlerin girişimcilik ve inovasyon üstüne yaptıkları çalışmalar artmıştır. Bu dönemde inovasyon üzerindeki en önemli etkinin endüstriyel Ar-Ge çalışmaları olduğu müşahede edilmiştir. Bu da radar, havacılık, roketler, yeni silahlar gibi önemli teknolojik gelişmelere neden olmuştur. Ancak savaş sonrası askeri harcamalar olmaksızın önemli teknolojik ve ekonomik gelişme gösteren Almanya ve Japonya örnekleri, askeri harcamalar ve Ar-Ge harcamaları ile ekonomik büyüme arasında tam doğrusal bir korelasyon olmadığını, ilişkinin daha karmaşık bir yapı arz ettiğini göstermiştir. Günümüzde inovasyonun ve ekonomik büyümenin kaynağı olarak şirketler gösterilmektedir. Bu yeni yaklaşımda, üretimin şirket içindeki organizasyonu ve teknik iş bölümü sonucu gerçekleşen teknolojik öğrenme ve yenilenme esas alınmaktadır. (EGİAD, 2012)
Klasik düşünce anlayışında Adam Smith, makinelerin iyileştirilmesi ve işbölümünün nasıl buluş ve yeniliklere yol açtığını açıklamıştır. Yeniliğin verimlilik artışının en önemli kaynağı olduğunu, makinelerdeki gelişmelerin bu makineleri geliştiren kişilerin yeteneklerinin eseri olduğunu ve onların bu işi kendilerine meslek edindiğini ifade etmiştir. Böylece, faydalı ekonomik bilginin üretimini teşvik eden ve spekülatif faaliyetlerde bulunan yeni bir uzmanlar sınıfına işaret etmiştir. Zenginliğin kaynağı olarak sermaye stokundaki artışı ve emeğin uzmanlaşmasını görmüştür. (Er, 2013)
Köklerini Adam Smith’te bulan neoklasik iktisat 1980’lere kadar hakim olmuş, fakat daha sonra teknoloji ve yenilik konularında yetersiz kalarak yerini evrimci iktisada bırakmıştır. Neoklasik yaklaşım firmaların kaynakları ve teknolojik yetenekleri ile kaynak tahsis sürecini incelerken, evrimci yaklaşım firmaların yeni teknolojileri nasıl geliştirdiğini ve teknolojik yeniliklere nasıl uyum sağladığını incelemektedir. (Trott, 2008)
Schumpeter ekonomik dönemleri refah, durgunluk, bunalım ve canlanma olarak dört ayrı aşamada ele almaktadır. Schumpeter’e göre, ekonomide çeşitli zamanlarda ortaya çıkan yenilikler ve bunların kendi alanlarındaki yatırımları uyarıcı etkileri farklı olmaktadır. Schumpeter’e göre ekonomik dalgalanmalar, aslında ekonominin yeniliklere kendini uydurma sürecidir ve ekonomide yeni bir ürünün ortaya çıkma süreci üç aşamadan oluşur. İlk aşama, yeni fikirleri kapsayan buluş aşamasıdır. İkinci aşama, yeni fikirlerin pazarlanabilir ürün ve süreçler haline getirildiği yenilik aşamasıdır. Yenilik, buluşun ilk ticari uygulama aşamasıdır. Üçüncü aşama ise, yeni ürün ve süreçlerin potansiyel pazarlara yayıldığı yayılma aşamasıdır. (EGİAD, 2012)
Tarihsel süreçte, yeni ürünlerin ekonomik büyüme konusundaki önemine ilk değinen ekonomist Schumpeter’den, inovasyonu fikir oluşturma, teknoloji geliştirme, yeni ya da iyileştirilmiş bir ürünün, imalat sürecinin veya ekipmanın üretimi ve pazarlama sürecini içeren tüm faaliyetlerin yönetimi şekli olarak tanımlayan Trott’a kadar inovasyon ve ekonomik büyümenin birlikte ele alındığı görülmektedir. Diğer yandan, karmaşık, çok boyutlu ve çıktıları tam olarak tahmin edilemeyen faaliyetler barındırması sebebiyle inovasyon ile ilgili ölçümlerin zorluğu da bir diğer önemli konu olarak dikkat çekmektedir.
Ekonomik büyümenin temel faktörlerinden biri olan inovasyon, topluma geniş çaplı faydalar da getirmektedir. Fikirler ve keşifler, yaşam standardımızı iyileştirirken inovasyon ile daha yüksek güvenlik standartları, daha iyi sağlık hizmetleri, daha kaliteli ürünler ve çevre açısından daha olumlu ürünler ve hizmetler tüketicilere sunulmaktadır. Hızla değişen dünya, şirketler için fırsatlar yaratmakta, bu bağlamda inovasyon, şirketlerin bu değişimlere en uygun şekilde ayak uydurmalarına yardımcı olmaktadır. Değişen müşteri beklentileri, değişen rakipler, değişen teknolojiler ve değişen yasal düzenlemeler inovasyon için önemli fırsatlar sunmaktadır. İnovasyon, şirketlerin karlılığını artırmakta ve istihdam yaratarak ekonomik büyümeyi etkin bir biçimde desteklemektedir.
Şirketler farklı inovasyon türlerini uygulayarak, pazar paylarını artırıp yeni pazarlara girmelerine olanak sağlayacak yeni ürün/hizmet geliştirmekte, mevcut ürün veya hizmetlerinde müşteri ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek ve dolayısıyla daha geniş bir kesim tarafından tercih edilecek şekilde iyileştirmeler yapmakta ve ürün ve hizmetlerinin daha hızlı ve daha iyi fiyatlarla üretilmesini ve satılmasını sağlayacak süreçler tasarlamaktadır. Tüm bunlar, şirketlerin rekabet gücünü artıracak faktörler olarak sektörü ve büyüklüğü ne olursa olsun tüm şirketlerin inovasyona yönelmesini kaçınılmaz kılmaktadır.
Kaynaklar:
(Şirin Elçi, 2006). İnovasyon Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı. İstanbul: Meteksan Bilişim Grubu, BT Haber.
(Perihan Hazel Er, 2013). Girişimcilik ve Yenilikçilik Kavramlarının İktisadi Düşüncedeki Yeri: Joseph A.Schumpeter. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, s. 75-85
(EGİAD, 2012). Yenilik – Yenileşim – İnovasyon Dünyasına Bir Yolculuk
(Paul Trott, 2008). Innovation Management and New Product Development. Pearson Education Limited
Escarus Blog

Escarus Blog