Escarus

Dijital Konforun Bedeli

Paylaşım TarihiEkim 6, 2025

Dijitalleşme, günümüzde ekonomik kalkınma ve toplumsal dönüşümün temel dinamiklerinden biri olarak kabul edilmektedir. E-posta göndermek, çevrim içi video izlemek, sosyal medyada gezinmek ya da bulut hizmetlerini kullanmak gibi internette gerçekleştirilen her işlem görünmez bir altyapı üzerinden yürütülmekte ve söz konusu faaliyetlerin hepsi çevresel bir maliyet doğurmaktadır. Kullanım noktasından uzakta meydana geldiği için göze çarpmayan bu enerji ve kaynak kullanımı “dijital ayak izi” olarak tanımlanmakta ve tartışmalarda giderek daha kritik bir boyut kazanmaktadır. 

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (International Telecommunication Union – ITU) verilerine göre, 2020-2023 yılları arasında internet kullanıcı sayısı %17 artmış ve bu artış ile dünya nüfusunun %67’si çevrim içi hale gelmiştir. Aynı dönemde kablolu ve kablosuz geniş bant aboneliklerindeki büyüme ise %14 olmuştur. 2018-2022 yılları arasında bağlı veri merkezi sayısının %72 artış göstermesi dijitalleşmenin hızlı yükselişini ortaya koymaktadır. Buna rağmen dünya nüfusunun üçte biri hâlâ internete erişememekte, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerdeki modern dijital altyapı eksikliği ilgili açığı derinleştirmektedir. Bu tablo, bir yanda dijitalleşme kaynaklı enerji talebinin yükseleceğine işaret etmekte, diğer yanda ise kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dönüşüm ihtiyacını vurgulamaktadır.1

Bilgi ve iletişim teknolojileri (Information and Communication Technology – ICT) sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %1,5–%4’ünden soruludur.1 Dijital ekosistemin enerji tüketiminde en büyük pay, veri merkezleri ve iletişim ağlarına aittir. Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – IEA) verilerine göre; veri merkezleri 2024 yılında yaklaşık 415 TWh elektrik tüketmiştir ve bu tüketimin 2030 yılına kadar yaklaşık 945 TWh seviyesine yükseleceği, yani iki katının da ötesine geçeceği öngörülmektedir. İlgili büyümenin en büyük itici gücünün yapay zeka destekli veri merkezleri olacağı belirtilmektedir.2

Yapay zekanın yükselişi, önümüzdeki yıllarda dijitalleşme kaynaklı enerji talebini katlayarak artıracaktır. Ancak devasa enerji tüketimi, bu tesislerin neden olduğu tek maliyet değildir. Özellikle sunucuların soğutulması süreçlerinde ortaya çıkan yoğun su kullanımı kritik bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Örneğin 2021 yılında Google’ın ABD’nin Oregon eyaletindeki veri merkezleri için kullandığı su miktarı, bölgedeki toplam kullanımın dörtte birine denk gelmiştir. ABD’de yapılan araştırmalar, veri merkezlerinin ülke genelindeki havzaların %90’ından su çektiğini, bu tesislerin yaklaşık %20’sinin orta-yüksek su stresi altında faaliyet gösterdiğini ortaya koymaktadır. Su kullanımını düzenli ölçen tesislerin oranı %50’nin altındadır. Bu tablo, şeffaf raporlama ve etkin su yönetimi olmayan veri merkezlerinin yerel ekosistemlere baskı yapabileceğini göstermektedir.3 Türkiye’de ise veri merkezlerinin su kullanımına ilişkin düzenli ve kapsamlı takip ve geliştirme çalışmaları henüz sınırlıdır; ancak artan dijitalleşme eğilimi, bu konunun ulusal politika ve yatırımlar açısından da önem kazanacağına işaret etmektedir. 

Enerji ve su tüketimi, dijitalleşmenin maliyetlerinin yalnızca bir kısmıdır. Çevresel etkinin bir diğer boyutu ise cihazların üretim süreçlerinde katlanılan maliyetlerdir. Akıllı telefon, bilgisayar ve televizyon gibi ürünlerde kullanılan lityum, kobalt ve nadir toprak elementlerine yönelik madencilik faaliyetleri yüksek enerji tüketimine sebep olmakta,  ayrıca doğal ekosistemler üzerinde de baskı yaratmaktadır. 

Cihazların kullanım ömürlerinin sonunda oluşan elektronik atık (e-atık) miktarı son yıllarda gözler görülür biçimde büyümektedir. 2022 yılında dünya genelinde 62 milyon ton e-atık ortaya çıkmıştır. Bunun yalnızca %22,3’ü resmî olarak toplanıp geri dönüştürülebilmiştir. Mevcut eğilimle 2030’da e-atık miktarının 82 milyon tona ulaşacağı öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler’in Global E-waste Monitor raporuna göre, 2022’de ortaya çıkan e-atık 1,55 milyon adet 40 tonluk kamyonu doldurabilecek büyüklüktedir. Bu miktarın net anlaşılabilmesi için, 1,55 milyon kamyonun uç uca dizildiğinde Ekvator çizgisini çevreleyebileceğini söylemek yeterli olacaktır. Ayrıca e-atıklarda bulunan cıva gibi toksik maddelerin insan sağlığı için ciddi riskler yarattığını ifade etmek gerekmektedir.4

Dijitalleşmenin çevre ve sağlık üzerindeki baskıları, çözüm odaklı adımları zorunlu hale getirmektedir. Bu noktada uluslararası kuruluşlar ve hükümetler çeşitli politika ve hedeflerle sürece yön vermektedir. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), yayımladığı L.1470 standardı ile ICT sektörünün 2020-2030 yılları arasında sera gazı emisyonlarını %45 azaltması gerektiğini vurgulamaktadır. Paris Anlaşması ile uyumlu şekilde bir hedef belirleyen ITU, diğer endüstrilere emisyon azaltımında katkı sağlayan dijital sektörün kendi karbon ayak izini de küçültmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.

Yenilenebilir enerjiyle çalışan veri merkezleri bir çözüm seçeneği olarak öne çıkmaktadır. ITU ve Dünya Bankası tarafından yayımlanan “Green Data Centers: Towards a Sustainable Digital Transformation” gibi rehberler; sürdürülebilir tasarım, verimli soğutma, enerji kullanımının izlenmesi ve atık yönetimi gibi alt alanlarda uygulama prensipleri sunarak yeşil veri merkezlerinin geliştirilmesine rehberlik etmektedir.5

Avrupa Birliği’nde başlatılan ve Amazon Web Services, Google gibi şirketlerin imzacısı olduğu Climate Neutral Data Centre Pact, suyun korunması, ısı geri dönüşümü ve sunucu yeniden kullanımı konularında yol gösterici olmaktadır. Bu girişim, 2030’a kadar %100 karbon-nötr enerjiye ulaşılmasını ve PUE değerinin optimum olan 1’e yaklaştırılmasını hedeflemektedir.6

Büyük teknoloji şirketleri bu dönüşümde öncü rol üstlenmektedir. Amazon, Meta ve Google dünyanın en büyük yenilenebilir enerji alıcıları arasında yer almaktadır. 2023 itibarıyla Amazon’un kurumsal elektrik anlaşmaları 33,6 GW büyüklüğe ulaşmıştır. Meta aynı yıl 3 GW, Google ise 1 GW satın alma anlaşması yaptığını açıklamıştır.7 Dijital teknoloji kullanımı kaynaklı çevresel etkileri azaltmak için şirketlerin attığı bazı adımlar şu şekildedir: Google 2030 itibarıyla tüm veri merkezlerinde karbon-nötr olmayı hedeflemektedir.8 Amazon, 2023’te operasyonlarının elektrik tüketimini tamamen yenilenebilir yatırımlar ve anlaşmalarla dengelediğini açıklamıştır.9 Microsoft ise 2030’a kadar karbon negatif olma taahhüdünde bulunmuş, bu doğrultuda “7/24 Karbonsuz Enerji” stratejisini geliştirmiştir.10

Veri merkezlerinin “alarm verici seviyede” elektrik tüketimi açısından Türkiye henüz kadraja girmiş durumda değildir. Türkiye’de henüz dünya devi olmuş bir dijital teknoloji şirketi de yoktur. Ancak bu konuların Türkiye’de de daha fazla tartışılacağına şüphe yoktur. Diğer yandan,  Türkiye’de 2023 yılında yürürlüğe giren Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Yönetimi Yönetmeliği, üreticilere genişletilmiş sorumluluk yüklemekte; e-atıkların toplanmasını ve geri dönüştürülmesini zorunlu kılmaktadır. Yönetmelikle ayrıca, “kullanılmış ürün” adı altında atık ithalatının önlenmesi, elektronik eşyalarda tehlikeli maddelerin kullanımının sınırlandırılması ve AB mevzuatıyla uyumlu döngüsel ekonomi ilkelerinin benimsenmesi amaçlanmaktadır.11 Türkiye’deki uygulamalar yalnızca e-atık yönetimi ile sınırlı değildir. Ulusal Döngüsel Ekonomi Stratejisi ve Eylem Planı, elektronik ve bilgi işlem sektörlerini öncelikli alanlar arasında tanımlamıştır. Bu uygulamalar, Türkiye’deki dijital altyapıların sebep olduğu olumsuz çevresel etkileri azaltma niyetini göstermektedir. Ancak bu adımlar henüz başlangıç düzeyindedir.

Dijitalleşme, ekonomik büyüme ve toplumsal refah için vazgeçilmezdir. Ancak sürecin enerji tüketimi, karbon emisyonu, su kullanımı ve elektronik atık oluşumu gibi önemli çevresel maliyetleri bulunmaktadır. Bu etkilerin azaltılması için bireylerin, şirketlerin ve devletlerin eş zamanlı adımlar atması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği standartları, verimli su kullanımı, e-atık yönetimi ve döngüsel ekonomi uygulamaları; dijitalleşmede rol alan kurumların çevreye olan etkilerini azaltmada kritik öneme sahiptir. Bu araçlar, aynı zamanda dijitalleşmenin sürdürülebilir kılınmasında temel yapı taşları olarak öne çıkmaktadır. Günden güne artan dijitalleşme trendinde Türkiye’nin bu konuya yönelik çevresel politikalarını güçlendirmesi ve ilgili konulara yönelik altyapıyı oluşturması uzun vadeli etkilerin önlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

Dipnotlar:

1) The World Bank. (Mart 2024). Measuring the Emissions & Energy Footprint of the ICT Sector : Implications for Climate Action. Şu adresten erişilebilir: https://documents.worldbank.org/en/publication/documents-reports/documentdetail/099121223165540890/p17859702a98880540a4b70d57876048abb. Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

2) International Energy Agency (IEA). (Nisan 2025). Energy and AI. Şu adresten erişilebilir: https://www.iea.org/reports/energy-and-ai/executive-summary. Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

3) American Society of Civil Engineers (ASCE). (Nisan 2024). Engineers often need a lot of water to keep data centers cool. Şu adresten erişilebilir: https://www.asce.org/publications-and-news/civil-engineering-source/civil-engineering-magazine/issues/magazine-issue/article/2024/03/engineers-often-need-a-lot-of-water-to-keep-data-centers-cool. Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

4) United Nations Institude for Training and Research (UNITAR). (2024). Global e-Waste Monitor 2024: Electronic Waste Rising Five Times Faster than Documented E-waste Recycling. Şu adresten erişilebilir: https://unitar.org/about/news-stories/press/global-e-waste-monitor-2024-electronic-waste-rising-five-times-faster-documented-e-waste-recycling. Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

5) World Bank Group. (Kasım 2023). Green Data Centers: Towards a Sustainable Digital Transformation. Şu adresten erişilebilir: https://www.worldbank.org/en/topic/digital/publication/green-data-centers-towards-a-sustainable-digital-transformation. Son erişim tarihi: Eylül 2025.

6) Climate Neutral Data Centre Pact. Şu adresten erişilebilir: https://www.climateneutraldatacentre.net/ Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

7) BloombergNEF. (Şubat 2024). Amazon leads global corporate clean energy buying in 2023. Şu adresten erişilebilir: https://about.bnef.com/insights/clean-energy/amazon-is-top-green-energy-buyer-in-a-market-dominated-by-us/ Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

8) Temiz Enerji Haber Portalı. (Mayıs 2021). Google, 2030 karbon nötr hedefi için temiz enerjiye yöneliyor. Şu adresten erişilebilir: https://temizenerji.org/2021/05/07/google-2030-karbon-notr-hedefi-icin-temiz-enerjiye-yoneliyor/ Son erişim tarihi: Ağustos 2025.

9) Amazon. (Ağustos 2025). Amazon meets 100% renewable energy goal 7 years early. Şu adresten erişilebilir: https://www.aboutamazon.com/news/sustainability/amazon-renewable-energy-goal. Son erişim tarihi: Eylül 2025.

10) Microsoft. (Ocak 2020). Microsoft will be carbon negative by 2030. Şu adresten erişilebilir: https://blogs.microsoft.com/blog/2020/01/16/microsoft-will-be-carbon-negative-by-2030/ Son erişim tarihi: Eylül 2025.

11) Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. (Ocak 2023). Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Yönetimi Hakkında Yönetmelik ile Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Kısıtlanmasına İlişkin Yönetmelik yayımlandı. Şu adresten erişilebilir: https://cygm.csb.gov.tr/atik-elektrikli-ve-elektronik-esyalarin-yonetimi-hakkinda-yonetmelik-ile-elektrikli-ve-elektronik-esyalarda-bazi-zararli-maddelerin-kullaniminin-kisitlanmasina-iliskin-yonetmelik-yayimlandi.-duyuru-436428 Son erişim Tarihi: Ağustos 2025.

Nil Serra Yerlikaya Dolu

Nil Serra Yerlikaya Dolu