Paylaşım TarihiNisan 16, 2021
Tekstil sektörü tarih boyunca günlük hayattaki temel bazı ihtiyaçları karşılayan bir sektör olagelmiştir. Başlangıçta ağırlıklı olarak ihtiyaç odağında gelişen bu sektör, günümüzde moda ve statü gibi kavramlarla beslenmektedir. Moda kavramının ne olduğu ve ne kadar hızlı değişim gösterdiği yıllar boyu tartışma ve eleştiri konusu olmuşken süreç kendini bir adım daha ileriye taşıyarak başka konseptler ve tartışma konularıyla çeşitlenmiştir. Bu kırılımlar arasında karşımıza ilk çıkan kavram hızlı modadır.
Yüksek kalite ve haliyle yüksek fiyatla satışa sunulan ürünlerin karşısında talebe hızlı cevap tepkisiyle işleyen bir sistem olan hızlı moda, son yıllarda hazır giyim sektörünün ana eğilimlerinden birisi haline gelmiştir. İlkbahar/yaz ve sonbahar/kış koleksiyonu olmak üzere yılda iki defa koleksiyon hazırlayan moda evleri yerlerini neredeyse her hafta yeni ürünler sunan markalara bırakmıştır. Ancak uygun fiyatlı ve erişilebilir bu ürünlerin faturasını ise yalnızca talebi karşılık bulan müşteriler değil doğa da ödemektedir. Zira hızlı moda konseptiyle üretilen ürünlerin dayanıklılığı da fiyatları gibi düşük olmakta ve bu da ürünlerin çabuk atık haline dönüşmesi sonucunu beraberinde getirmektedir. Moda endüstrisi yüksek enerji tüketimi, çevre kirliliği ve yoğun atık oluşturması sebebiyle en kirletici endüstrilerden birisi haline gelmiştir. Okyanusa giden mikroplastiklerin yüzde 20 ila 30’undan sorumlu olan endüstri, sebep olduğu karbondioksit ile uluslararası uçuşlar ve alışverişin beraber ortaya çıkardığı toplam karbon salımını da aşmakta ve çok ciddi bir karbon ayak izi oluşturmaktadır.1
Sektörün tüm değer zinciri incelenirken karşımıza ilk çıkan süreç hammaddelerin, yani pamuk ve polyesterin üretimidir. Pamuk tarımı doğası gereği fazla sulama gerektiren ve üretiminde çeşitli kimyasallar kullanımına ihtiyaç duyulan bir süreçtir. Öyle ki uçtan uca bakıldığında bir tişörtün üretimi 2.000 litre su tüketimi gerektirmektedir. Kimyasal kullanımı ve pamuk üretiminde ortaya çıkan yoğun toz oluşumu hem çevre hem de işçi sağlığı açısından son derece olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Sektörün karbon ayak izi son derece ciddi olup hammadde ve ürün üretiminden kaynaklanan toplam sera gazı emisyonları tek başına küresel sera gazı emisyonlarının %6-7’sini oluşturmaktadır.2 Kısa bir süre kullanılmak üzere üretilen giysiler için yüksek miktarda yenilenemeyen kaynaklardan faydalanılmakta ve sonuçta eskiyen tekstil ürünleri geri dönüştürülemeden atık haline gelmektedir. Haliyle bu durum da doğal çevreyi ve ekosistemi bozarak bölgesel ve küresel ölçekte olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Tekstil üretimi, küreselleşme ile birlikte Asya’ya ve özellikle ucuz üretim yapılabilecek ülkelere kaymıştır; ne yazık ki bu bölgelerde üretime ve sürdürülebilirliğe yönelik denetimler son derece yetersizdir. Bu anlamda karşımıza çocuk işçiler, uzun çalışma saatleri ve yetersiz ücretlendirme gibi büyük problemler çıkmaktadır. Bu konular ise eşitsizliği azaltma, sağlık koşullarını herkes için iyileştirme, çevre duyarlılığı artırma ve ekonomik büyüme gibi hedefleri içeren Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA’lar) ile çelişmektedir.
Şekil 1: Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları
İklim değişikliğine yönelik artan farkındalık ile sürdürülebilirlik ilkesi her geçen gün önem kazanmaktadır. Kaynakların sınırlı ancak ihtiyaç olarak tanımlanan beklentilerin neredeyse sınırsız olduğu dünyamızda gelecek nesillerden çalmadan, kaynakları verimli kullanarak üretken olma arayışları ekonomik yaklaşımları da etkilemiştir. Bu kapsamda, döngüsel ekonomi yaklaşımıyla üretilen ürünlerin tekrardan ekonomiye kazandırılması ve hızlı tüketim alışkanlığının etkilerinin sınırlandırılması hedeflenmektedir. Döngüsel tekstil ekonomisi; yenilenebilen girdilere, kullanılmış kıyafetlerin yeniden kullanımına olanak sağlayan çözümlere ve bir kıyafetin birden fazla kullanımına yönelik yeni iş modellerine odaklanmaktadır.3
Sektörde faaliyet gösteren marka devlerinde de bu konuda bir bilinç oluşmuş ve sürdürülebilir koleksiyonlar ortaya çıkarılmıştır. Ancak bu bilincin oluşmasında çevresel ve sosyal duyarlılığa sahip müşterilerin de olduğunu hatırlatmak gerekir. İsveç’in dev markası H&M sürdürülebilir modanın önemli öncülerinden birisi olarak uzun zamandır faaliyet göstermektedir. H&M “Conscious” koleksiyonu ve Zara, Oysho gibi markaları bünyesinde bulunduran Inditex grubu da “Join Life” koleksiyonu ile sürdürülebilirliğe dikkat çekmektedir. Bu koleksiyonlar belirli standartlara sahip olan tedarikçiler tarafından üretilmekte olup ürünlerin sosyal ve çevresel açıdan belirlenmiş koşulları mevcuttur. Bunun yanı sıra, Zara ve H&M kendi mağazalarında kıyafet geri dönüşüm kutuları bulundurarak tekstil ürünlerini toplamakta ve bunları farklı süreçlerde değerlendirmektedir. Toplanan tekstil ürünleri yeniden kullanıma sunulabilmekte ya da geçirdiği özel bir prosesle rejenere elyaf ve rejenere ipliğe dönüştürülebilmektedir. Geri dönüştürülemeyen ürünler ise farklı proseslerden geçerek enerji üretiminde kullanılabilmektedir.4
Şekil 2: İkinci el tekstil ürünlerinin yönetimi süreci
Moda endüstrisi, sürdürülebilirliği içselleştirdiği yeni iş modelleri ortaya çıkartarak ve ikinci el tekstil ürünlerini yeniden kullanıma sunarak büyük ekonomik fırsatlar elde edebilme potansiyeline sahiptir. Sınırlı kullanımdan ziyade dayanıklılığa yönelik iş modelleri gitgide daha çekici hale gelmekle birlikte, sürdürülebilirliğe yönelik artan farkındalığı ile yeni kuşak müşterilerin beklentileri de markaları daha şeffaf olmaya zorlamaktadır.
Şekil 3: Uzay mühendisliği ve origami sanatından ilham alarak Petit Pli markası tarafından üretilen çocuk kıyafetleri
İklim değişikliğinde ve biyoçeşitlilik kaybında büyük rol üstlenen ve sosyal ayak izi de son derece geniş olan moda endüstrisinde sürdürülebilirlik ilkesinin hakimiyeti gelecek nesillerden çalmadan yaşayabilmek için son derece önem arz etmektedir. Bu bilinç sektörde faaliyet gösteren markalar başta olmak üzere tüketiciler olarak bizlere de önemli görevler yüklemektedir.
Dipnotlar:
1 McKinsey&Company, The State of Fashion 2020 Report
2 Escarus-TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı, Türk Kızılay İkinci El Kıyafet Toplama ve Geri Dönüşüm Projesi Raporu, 2020
3 Ellen MacArthur Foundation, Fashion and The Circular Economy, 10.04.2021 tarihinde https://www.ellenmacarthurfoundation.org/explore/fashion-and-the-circular-economy adresinden alındı.
4 Escarus-TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı, Türk Kızılay İkinci El Kıyafet Toplama ve Geri Dönüşüm Projesi Raporu, 2020