Paylaşım TarihiNisan 7, 2022
Bazılarımız duşta çok fazla zaman geçirir ve bu da kaçınılmaz biçimde çevresel etkileri artırır. Saçımızı ve vücudumuzu yıkamak için kullandığımız kişisel bakım ürünleri (şampuanlar, duş jelleri ve sabunlar) çevresel etkinin ancak görünen bir kısmını oluşturur. Kullanılan hammaddeler, paketleme, üretim ve dağıtım, bu ürünlerin yaşam döngüsündeki çevresel etkilerinin yüzde beş ila yirmisinden sorumludur. Etkilerin çoğu, su ve enerji ihtiyaçlarından kaynaklanmakta olup tüketim aşamasında ortaya çıkmaktadır.
Kişisel bakım ürünlerini üreten şirketler, üretim aşamasındaki etkileri azaltmak için çok çalışmaktadır. Tüm üretim aşamaları enerji, temiz su ve diğer kaynakların kullanımını en aza indirecek şekilde optimize edilmektedir. Hammaddeler, sürdürülebilirliği destekleyecek şekilde seçilmekte ve kullanımdan sonra iyi bir su kalitesini korumak için uygun çevresel profilleri bulunmasına özen gösterilmektedir. Ambalajlar, özel olarak tasarlanmaktadır. Formülasyonlarda; yüksek oranda biyolojik olarak parçalanabilen, durulanması kolay formüller geliştirilmektedir. Üreticiler artık sadece üretim adımlarından değil, kullanım ve bertaraf aşamalarından da sorumlu tutulmaktadır. Tüketici alışkanlıkları çok önemli olmakla birlikte, firmalardan nihai tüketicilere kadar iletişim ve farkındalığın sağlanması beklenmektedir.
Modern yaşam tarzlarının ve hijyen gereksinimlerinin değişmesine paralel olarak hem Türkiye’de hem de dünyada kişisel bakım ürünlerine yönelik pazar talebi artmaktadır. Türkiye’de ilgili üretim sektörü kalite, üretim kapasitesi ve çeşitlilik açısından iyi bir performans sergilemiştir. Uluslararası pazar gereksinimleri nedeniyle Türkiye, yüksek ihracat kapasitesi ile Avrupa Birliği Eko-etiketine ve çevre ile ilgili direktiflere önem vermektedir.1
Yeni bir yönetmelik olan “Çevre Etiketi Yönetmeliği” 2018 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amaçları; 1) Sürdürülebilir çevre hedefleri doğrultusunda, yaşam döngüsü boyunca çevresel etkileri azaltılmış ürün veya hizmetleri teşvik etmek, 2) Tüketicilere doğru ve bilimsel bilgi akışını sağlamak için gönüllülüğe dayalı bir çevre etiketi sistemi oluşturmak, 3) Sistemin uygulanmasına ilişkin idari ve teknik hususlar ile usul ve esasları düzenlemek olarak sıralanmıştır.2 Bunun yanında, 2021’de Avrupa Komisyonu kozmetik ve hayvan bakım ürünleri için Avrupa Birliği Eko-etiket (EU Ecolabel) kriterlerini güncellemiştir. Güncellenen kriterler, durulanan ve durulama gerektirmeyen kozmetik ürünleri içermiştir. Sonuç olarak bu güncelleme ile beraber; şampuan, duş jeli ve sabun gibi kişisel bakım ürünleri de dahil olmak üzere tüm kozmetik ürünler AB Eko-etiketi için başvuru yapabilmektedir. Eko-etiket’in amacı, ürünlerin su, toprak ve biyoçeşitlilik üzerindeki çevresel etkisini en aza indirmeye yardımcı olarak “temiz ve döngüsel bir ekonomiye ve toksik olmayan bir çevreye” katkıda bulunmaktır. Hem Türk hem de Avrupa ekolojik etki kriterleri düzenlemeleri, atık su arıtma sistemlerinin biyolojik ortamında çözünmesi beklenen formülasyonlarda yer alan kimyasallara odaklanmaktadır.
Bu kimyasallara atık su, yüzey suyu, sediman, yeraltı suyu ve içme suyu dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda rastlanabilir. Bu kimyasallar hem sudaki yaşama hem de bu su kütlelerinden su içen hayvanlara zarar verebilir. Araştırmalar, kişisel bakım ürünlerindeki kimyasalların suda yaşayan organizmalardaki hormon seviyelerini değiştirebileceğini ve bunun da üreme yeteneklerine zarar vermek de dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini göstermiştir.3
Yaşam döngüsü değerlendirme (YDD) metodolojisi, sucul yaşam üzerindeki bu etkileri ölçmek için bir seçenektir. Etki kategorileri iklim değişikliği, stratosferik ozon incelmesi, foto-oksidan oluşumu (duman), ötrofikasyon, asitleşme, su kullanımı, gürültü vb. konuları kapsayabilir.4 Ötrofikasyon potansiyeli, besin maddelerinin su kaynaklarına aşırı salımının etkileri olarak tanımlanır. Oluşan atık su nedeniyle tüketim aşamasında etki artar. Konvansiyonel atık su arıtma tesisleri, ötrofikasyonu hızlandırır ve azot ve fosfor gibi maddeleri boşaltarak göllerdeki su yaşamını manipüle eder. Ötrofikasyonun etkilerine fosfat, nitrat ve amonyum neden olur.
Standart kişisel bakım ürünlerinde bulunan ötrofikasyona sebep olan bazı kimyasallar şunlardır;
- Amonyum Klorür & Metilizotiazolinon
- Parabenler
- Ftalatlar
- Triklosan
- Sodyum lauret sülfat (SLES) ve Sodyum lauril sülfat (SLS).
Atık su ile baş etmenin en kolay yolu “önleme” olarak kabul edilmiştir. Belediye atıksu arıtma sistemi üzerindeki olumsuz etkilerin üstesinden gelmek için bireysel atık su geri kazanım sistemleri kullanılabilir. Gri su geri kazanım sistemleri, kişisel bakım ürünlerinin kullanım aşamasında atık su oluşumunun önlenmesine yol açar ve ayrıca temiz su tasarrufu için fırsatlar sunar.
Gri su geri kazanımının önemi, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ile bağlantılıdır: 6 no’lu SKA’nın altındaki Hedef 6.3 (2030’a kadar, kirliliği azaltarak, boşaltmayı ortadan kaldırarak ve tehlikeli kimyasalların ve malzemelerin salınımını en aza indirerek, arıtılmamış atık su oranını yarıya indirerek ve küresel olarak geri dönüşümü ve güvenli yeniden kullanımı önemli ölçüde artırarak su kalitesini iyileştirin) şehirlerde sanitasyon ve atık su arıtma altyapılarını iyileştirmeye ve arıtılmış atık suyun yeniden kullanımını teşvik etmeye odaklanmaktadır. Bu amaç ve hedefler, insan için değerli bir kaynak olan sağlıklı, güvenli, içilebilir ve kullanılabilir suya halkın erişimini sağlamayı amaçlamaktadır. Ne yazık ki, küresel istatistikler geri dönüşüm ve yeniden kullanım seçeneklerinin tercih edilmediğini göstermektedir; sonuç olarak, çoğunlukla arıtılmamış atık su doğaya salınmaktadır. SKA Endeksi ve Gösterge Tabloları Raporlarına göre, ülkelerin yüzde 80’inden fazlasının ulusal su, sanitasyon ve hijyen hedeflerini karşılamak için yetersiz finansmana sahip olması nedeniyle daha iyi yönetim seçeneklerine ve yenilikçi atık su arıtma konseptlerine gereksinim vardır. Akıllı teknolojiler, su kaynakları ile su, sanitasyon ve hijyen yönetiminin tüm yönlerini iyileştirebilir. 5-6
GÜNLÜK ETKİLERİ AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER
Duşta etkinizi en aza indirmek, küçük alışkanlık değişiklikleri ile mümkündür.
1- Etiketleri okuyun: Çevre ve insan sağlığına zararlı kimyasallar içeren ürünleri satın almaktan kaçının.
2- Su miktarını ve sıcaklığını optimize edin: Sıcak su vücudunuza, enerjinize ve en çok da bütçenize zararlıdır.
3- Daha az kullanın: Kişisel bakım ürünlerini tüketirken gerekli durulama suyunu ve süresini düşünün, hepsinden tasarruf etmeniz mümkün.
Son olarak, çevre için emin adımlarla üstünüze düşeni yapıyor ve rahat hissediyorsanız, stratejinizi başkalarıyla paylaşın.
1T.C.Ticaret Bakanlığı. Kozmetik ve Kişisel Bakım Ürünleri Sektör Raporu, 2020.
2Çevre Etiketi Yönetmeliği (2018). Resmî Gazete Sayı: 30570. 19.10.2018 tarihinde yayınlandı.
3Çevre Koruma Ajansı: EPA. İlaç ve Kişisel Bakım Ürünleri Dahil Ortaya Çıkan Endişe Bulaşanlar, 2020.
4Pennington, D.W., Potting, J., Finnveden, G., Lindeijer, E., Jolliet, O., Rydberg, T., Rebitzer, G., (2004). Yaşam döngüsü değerlendirmesi Bölüm 2: Mevcut etki değerlendirmesi uygulaması. Çevre Uluslararası, 30, 721-739.
5Gordon, M. (2018). İsraf Edilmiş Su İsraf Edilmiş Bir Fırsattır.
6Birleşmiş Milletler. Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, 2021.