Paylaşım TarihiNisan 6, 2023
Dünyanın dört bir yanında, her gün birçok insan türlü afetlere maruz kalmaktadır. İnsanların baş edebilme kapasitelerini aştığında can ve mal kayıplarına neden olan bu afetler, ortaya çıktıkları andan itibaren oluşturduğu etkiler ile insanlar üzerinde derin izler bırakmaktadır. AFAD, yaptığı tanımlamada, afeti bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuç olarak ifade etmektedir.1 Dolayısıyla afetler, insanların karşı karşıya kaldıkları etkiler üzerinden tanımlanmaktadır. Bu etkiler ise olayın yaşandığı coğrafyaya, afetten etkilenen kişilerin sosyo-ekonomik durumlarına ve hatta cinsiyetlerine göre de değişebilmektedir. Yaşanan olay özü itibarıyla bir olsa da toplumların ve kişilerin sahip olduğu özellikler, baş edebilme kapasiteleri, zarar görebilirlikleri ekseninde etkisini hissettirebilmekte ve farklı kesimlerce farklı şekillerde deneyimlenebilmektedir. Bu yazıda, bireylerin afetlerden farklı şekilde etkilenmelerinin önemli sebeplerinden birisi olan toplumsal cinsiyet meselesi ele alınacaktır.
Doğal afetler kadın ve erkeğin toplum içindeki statülerine ve toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olarak farklı etkiler ortaya koymaktadır ve özellikle gelişmemiş, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bu durum etkisini daha net olarak göstermektedir. Kadınların afetler öncesinde de günlük yaşamlarında maruz kaldıkları kalıp yargılar, toplumsal cinsiyete bağlı iş dağılımları, yaşadıkları ekonomik eşitsizlikler afetler sonrasında etkisini daha da artırarak onları daha dezavantajlı konuma düşürebilmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayandırılan ve kadınların afetler sonrası hangi alanlarda etkilenebileceğini gösteren bu zarar görebilirlik alanları fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak incelenmektedir.2
Kadınlar gerek içinde bulundukları toplum tarafından oluşturulmuş toplumsal cinsiyet rolleri sebebiyle gerekse bedensel özellikleri sebebiyle afetler sonrası erkeklerden farklı olarak bazı fiziki zarar görebilirlik alanlarına sahiptir. Örneğin, kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olarak spor gibi çeşitli faaliyetler ile geliştirilebilen fiziksel yeterliliklere erişimleri erkeklerden farklı olabilmektedir.3 Doğal afet anlarında işlevsel olabilecek ağaca tırmanma ya da yüzme gibi geliştirilebilir fiziksel becerilerin kadınlar tarafından edinilmesi kimi toplumlarda onaylanmamaktadır. Bu durum kadınların afet anında karşılaşabilecekleri engellere karşı fiziki zarar görebilirlik düzeylerini artırmaktadır. Diğer yandan, hamilelik gibi kadınların bedenlerini etkileyen kimi durumlar, hareket kabiliyetlerini kısıtlayarak kadınların afetler esnasında hızlı hareket etmelerinin önüne geçebilmektedir. İlave olarak, aniden ortaya çıkmaları ve stres seviyesini yükseltmeleri sebebiyle afetler, hamilelik sürecini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Afet sonrası kadınların sosyal yönden zarar görebilirlikleri incelendiğinde, hane içi bakım yükümlülüğünün artması, bu alandaki sorunların başını çekmektedir. Kadınlar ve kız çocukları bu dönemde aile içi bakımı daha çok üstlenmek zorunda kalmaktadır. Anne kaybının olması durumunda kız çocuğu üzerindeki bakım yükünün de arttığı görülmektedir. Bu durum ayrıca kadınların afet anında da bakımını üstlendikleri aile fertlerini geride bırakmama isteğiyle kendisini gösterebilmektedir. Ataerkil toplumlardaki yaşam şekillerini etkileyen unsurlar da yine sosyal açıdan kadınların zarar görebilirliklerini artırmaktadır. Örneğin Bangladeş Siklonu sırasında öncelikle erkek çocuklarının kurtarılmasının tercih edilmesi ya da kadınların evlerinden çıkmak için eşlerini beklemeleri toplumun sahip olduğu yargılar sebebiyle kadınının zarar görme ihtimalini artıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.4 Yaşam kayıplarının yüksek olduğu bu dönemlerde dikkat edilmesi gereken ve gözden kaçırılmaması gereken bir diğer sosyal konu ise, meydana gelebilecek cinsiyet temelli şiddet olaylarıdır. Olağanüstü durumlar yaşanırken şiddet olaylarının durmadığı, hatta afetin kadınlar üzerindeki baskıyı artıran bir role bürünebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Gelişmemiş, az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlarda toplumsal cinsiyete dayalı ekonomik farklılıklar afet sonrasında etkisini derinleştirerek sürdürmektedir. Yardım dağıtım anlarında toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri yaşanabilmekte ve kadın ikincil rolde görülebilmektedir. Hane reisi olarak erkeğin görülmesi ya da eşinden boşanan ve ayrılma sürecinde olan kadınların göz ardı edilmesi gibi ihtiyaçlara erişim noktasında yaşanan eşitsizlikler, kadınların afet sonrasında da ekonomik zarar görmelerine sebep olabilmektedir. Ekonomik zarar görebilirlik açısından bir diğer konu ise, kadınların afetler sonrası oluşan geçim kaynaklarının sınırlanmasından ve istihdam kayıplarından daha fazla etkilenme ihtimalleridir.
Zarar görebilirlik ekseninde hareket edilerek her bir afetin içinde bulunulan topluma özgü gereksinimleri olduğu bilinciyle hazırlanan ve kadınların, erkeklerin, erkek çocukların ve kız çocuklarının farklı ihtiyaç ve kapasitelerini içeren planlı, organize ve stratejik bir plan, daha hızlı, daha kapsayıcı ve daha etkili bir iyileşme sürecine katkıda bulunacaktır.5 Kadınların afetlerden daha az etkilenmelerini sağlayabilmek için oluşturulan afet yönetim planlarında gerek insani yardımlar, gerek barınma alanlarının oluşturulması noktasında toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşım sergilenmelidir. Bu konuda dikkat edilebilecek fakat bunlarla sınırlı kalınmaması gereken bazı hususlar aşağıda sıralanmaktadır:
- Regl dönemi, emzirme dönemi ve hamilelik dönemi daha hassas bir bakım gerektirmekte ve kadınların farklı ihtiyaçlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu dönemler kadınların sağlık ve kişisel hijyen ihtiyaçlarını artırmaktadır. Hamilelik ve emzirme dönemi ayrıca kadınların beslenme açısından da özenli bir bakıma ihtiyaç duydukları dönemlerdir.
- Üreme sağlığı ile ilgili konulara duyarlı olunmalıdır.
- Afetler sonrasında şiddet vakalarının yok olmayacağı bilinciyle hareket edilmeli ve kadınların bu konudaki şikayet ve sığınma mekanizmalarına kolay ulaşılabilirliği temin edilmelidir.
- Kadınların ve kız çocuklarının barınma alanlarındaki güvenlikleri sağlanmalı ve buna yönelik önlemler alınmalıdır.
- Tuvalet ve banyo gibi alanlar kişilerin mahremiyetine saygı göstererek şekilde dizayn edilmelidir.
Afetlerin kadınlar üzerindeki fiziki, sosyal ve ekonomik zarar görebilirlikleri göz önünde bulundurularak afetler ortaya çıkmadan etkili, bütüncül ve toplumsal cinsiyete duyarlı yönetim planları oluşturulmalıdır. Bunun temeli ise toplumsal cinsiyete duyarlı ve tüm paydaş gruplarını kapsayan bir paydaş katılımının sağlanmasıdır. Örneğin, 11. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’na yönelik olarak hazırlanan Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi (2015-2030) ile yerleşimlerin daha kapsayıcı olması hedeflenmiştir. Bu doğrultuda, yalnızca alınan destekler noktasında değil, aynı zamanda karar almada da kapsayıcılık hedeflenmektedir. Politika, plan ve standartların hem oluşturulması hem de uygulanması safhalarında konunun tüm taraflarını kapsayan bir paydaş katılımı önerilmektedir. Çok sesliliği içeren bu yaklaşım ile kimsenin konunun dışında bırakılmaması amaçlanmaktadır. Kadınlar için afetlere hazırlık konusunda güçlendirici ve aynı zamanda, afet sonrasında alternatif geçim kaynaklarının sağlanması için gerekli kapasite artırma önlemlerinin alınması önerilmektedir.6
Sonuç cümlesi bağlamında vurgulanması gereken husus şudur ki, toplumsal cinsiyete bağlı olarak yaşanan eşitsizlikler, afetlerde ve özellikle de yıkıcı afetlerde kadınları daha çok etkilemektedir. Toplumlar, afetlere karşı önlemler alırken ve yönetim planları hazırlarken alınan kararların toplumsal cinsiyete duyarlı olmasına dikkat etmelidir. Afetlerde kadınların ve kız çocuklarının toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle ekstra zarar görmelerinin önüne geçilmesi, ancak bu yolla ve kadınların çözümün birer parçası olarak kabul edilmesiyle mümkündür.
Dipnotlar:
1) AFAD (2022). Açıklamalı afet yönetimi terimleri sözlüğü. https://www.afad.gov.tr/aciklamali-afet-yonetimi-terimleri-sozlugu
2) Ünür, E. (2021). Afet yönetı̇mı̇nde toplumsal cı̇nsı̇yet eşı̇tsı̇zlı̇ğı̇: Doğal afetlerde cı̇nsı̇yete dayalı zarar görebı̇lı̇rlı̇k farkı. İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 13(2), 351-381.
3) Neumayer, E. & Plümper, T. (2007) The gendered nature of natural disasters: The impact of catastrophic events on the gender gap in life expectancy, 1981–2002. Annals of the Association of American Geographers, 97(3),553-554.
4) The Global Facility for Disaster Reduction and Recovery (2018). https://www.gfdrr.org/en/publication/gender-equality-and-womens-empowerment-disaster-recovery
5) Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi. 2015-2030, UCLG-MEWA, https://uclg-mewa.org/uploads/file/748e86d91ae4409e9188794ddb6c004d/Sendai_TR.pdf
6) Talu, N. (2016). İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet politika belirleme süreçleri. Yasama Dergisi, 33, 68-87.