Escarus

2023 Yılı Gıda Enflasyonu ve Tarımda Sürdürülebilir Politika Tasarımı

Paylaşım TarihiOcak 23, 2024

Bir ekonomide mal ve hizmetlerin fiyatlarında gözlenen sürekli ve genel kapsamlı artış kısaca “enflasyon” olarak tanımlanır. Fiyat seviyesini gösteren enflasyonu ifade etmek üzere Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ölçüt olarak kullanılmaktadır. Fiyatların kontrol altında tutulması fiyat istikrarı bakımından önem taşıdığından ÜFE ve TÜFE göstergeleri ekonominin en önemli parametresi olarak izlenir. Türkiye’de fiyat hareketleri TÜFE tanımlamasıyla TÜİK tarafından aylık olarak ölçülmektedir. Türkiye’de gıda fiyatları değişimi de, TÜİK-TÜFE gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubu altında ölçülmektedir.Türkiye, son iki yılda enflasyonu yukarı yönlü hareket eden bir ülkedir. Yüksek enflasyonla mücadele (yani fiyat istikrarını sağlama) gerek Orta Vadeli Program’ın gerekse ekonomi politikalarının en önemli konusunu oluşturmaktadır. Türkiye’de tüketici enflasyonu (TÜFE) 2021 yılında %36,08 iken 2022 yılında %64,27, 2023 yılında %64,77 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de gıda fiyatları da son yıllarda artarak enflasyonu yukarı yönlü hareket ettiren ana harcama gruplarının başında gelmiştir. TÜFE gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubu endeks değerindeki artış 2021 yılında %43,79 iken, bu değer 2022 yılında %77,87, 2023 yılında %72,01 olarak gerçekleşmiştir. Bunun bir sonucu olarak ülkemizde salt gıda fiyatları üzerinden tarım ve tarım politikaları tartışma konusu yapılmaktadır. Sürdürülebilirlik, ürün güvenliği, ürün güvenirliği gibi hususlar başlı başına müstakil birer alandır ve bu parametrelerden herhangi birinin verisi ile (fiyat istikrarsızlığı) topyekûn tarım sektörünü tartışmak hatalı bir davranıştır. Her bir parametreyi ayrı ayrı esas alarak bütüncül yaklaşıma veri oluşturmak daha sağlıklı sonuçlara ulaşmaya hizmet edecektir. Bu çalışmada gıda fiyatları parametresi üzerinden tarımı tartışmak yerine, gıda fiyatlarının tarım sektörüyle ilişkisini ortaya koymak amaçlanmıştır.

1. Dünyada Gıda Fiyatları

Dünyada gıda fiyat değişimleri için en önemli referans FAO gıda fiyat endeksidir (Food Price Indeks). FAO gıda fiyat endeksi, uluslararası gıda emtia fiyatlarına ilişkin değişimleri aylık olarak ölçmektedir. FAO gıda fiyat endeksi, beş farklı ana ürün grubu (et, süt, tahıllar, yağlı tohumlu bitkiler ve sebzeler ile şeker) kapsamında 55 gıda maddesini izleyerek dünya gıda fiyatları hakkında bilgi vermektedir.
Reel göstergelerle 2014 yılı sonunda 105,1 olan dünya gıda fiyat endeks değeri 2023 yılı sonunda 118,5 olarak gerçekleşmiştir (Grafik-1).

 

Grafik-1: 2014-2023 FAO Gıda Fiyatları Endeks Değişimi

Kaynak. http://www.fao.org/worldfoodsituation/foodpricesindex

Dünya gıda fiyat endeksi 2023 yılında 2014 yılına göre %12,7 artmış, bir önceki yıla (2022) göre ise yaklaşık olarak %10 azalmıştır. Son on yılda (2014-2023 yılları arası) dünya gıda fiyat endeksi en yüksek değerine 2022 yılı Mart ayında (159,7) ulaşmıştır. Yılsonları itibarıyla ise endeksin en yüksek değeri 2021 yılı sonunda (133,7) ortaya çıkmıştır. Dünya gıda fiyat endeks değeri; 2015, 2018, 2022 ve 2023 yıllarında bir önceki yıla göre düşmüştür. Bir önceki yıla göre en yüksek oranlı düşüş (%17,1) 2015 yılında görülmüştür. 2023 yılında ise endeks değeri bir önceki yıla göre %10 düşmüştür.

Türkiye’de Gıda Fiyatları

Türkiye’de tüketici bazında tarım ürünleri ve gıda fiyatlarının değişiminin ölçümü ve yayımı TÜİK tarafından TÜFE kapsamında yapılmaktadır. TÜFE’nin temel amacı piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimini ölçerek enflasyon oranını hesaplamaktır. TÜFE, hane halklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarının zaman içindeki değişimini aylık olarak ölçmektedir. TÜFE içinde bulunan gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubu gıda fiyatlarının değişiminin resmi göstergesidir. Türkiye’de 2023 yılında 81 ilin 228 ilçesinde 27.411 işyerinde 404 madde üzerinden tüketici fiyatları ölçülmüştür.

TÜFE sepetinde yer alan mal ve hizmetler endeks sepeti ve ağırlıkları her yıl güncellenmektedir. Bunun sonucu olarak 2014 yılında tüketici fiyat endeksi kapsamında fiyat ölçümü yapılan madde sayısı 432 iken 2023 yılında 404 maddenin ölçümü yapılmıştır. Türkiye’de son on yılda (2014-2023) tüketici fiyat endeksi kapsamında ölçümü yapılan madde sayısı, işyeri sayısı ve çeşit sayısına ilişkin bilgiler Tablo-1’de özetlenmiştir.

Tablo-1:TÜFE Fiyat Ölçümüne İlişkin Veriler (2014-2023)

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

TÜFE sepetinde fiyatı takip edilen 404 madde 12 ayrı ana harcama grubuna ayrılarak sınıflandırılmıştır. TÜFE madde sepetinde 2023 yılında yer alan 404 maddenin 127’si gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubuna aittir. Ana harcama grupları itibarıyla endeks sepette en yüksek ağırlığı (%25,43) gıda ve alkolsüz içecekler grubu oluşturmaktadır. TÜFE ana harcama gruplarının 2023 yılı sepet ağırlığı Tablo-2’de özetlenmiştir.   

Tablo-2.  TÜFE Ana Harcama Gruplarının Sepet İçindeki Payı (%)

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunun endeks sepet ağırlığı da yıllara göre değişkenlik göstermiştir.  2014-2023 yılları arasında gıda ve alkolsüz içecekler grubunun sepet içindeki en düşük ağırlığı (%21,77) 2017 yılında, en yüksek ağırlığı da (%25,94) 2021 yılında görülmüştür. Gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubunun 2014-2023 yılları sepet ağırlıkları Tablo-3’de özetlenmiştir.

Tablo-3:Gıda ve Alkolsüz İçecekler Grubu 2014-2023 Yılları Sepet Ağırlığı

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

Türkiye’de 2023 yılında; TÜFE yıllık olarak %64,77 artış göstermiştir. TÜFE endeksi son on yılda yılsonları itibarıyla (2014-2023 arası) sürekli yükselmiştir. 2014 yılında %8,17 olan yıllık artış oranı, 2015 yılında %8,81, 2016 yılında %8,53, 2017 yılında %11,92, 2018 yılında %20,30, 2019 yılında %11,84, 2020 yılında %14,60, 2021 yılında %36,08, 2022 yılında %64,27 ve 2023 yılında %64,77 olarak gerçekleşmiştir. Bu periyotta aylar itibarıyla yıllık en düşük artış (%6,57) 2016 yılı Nisan ayında, en yüksek artış ise (%85,51) 2022 yılı Ekim ayında görülmüştür (Tablo-4).

Tablo-4:TÜFE Genel Endeks Yıllık Arış Oranları (2014-2023)

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

TÜFE gıda fiyat endeksi de son on yılda (2014-2023 arası) TÜFE genel endeksi gibi yılsonları itibarıyla sürekli yükselmiştir. TÜFE gıda endeksi yıllık artış oranı 2014 yılında %8,11, 2015 yılında %10,89, 2016 yılında %5,65, 2017 yılında %12,17, 2018 yılında %25,01, 2019 yılında 10,88, 2020 yılında %20,63, 2021 yılında %43,79, 2022 yılında %77,87, 2023 yılında %72,01 olarak gerçekleşmiştir. En yüksek yıllık artış (%77,87) 2022 yılında görülmüştür. Bu periyotta 2014 yılı Mayıs ayında, 2015 yılı Mayıs ve Haziran aylarında, 2016 yılı Mart, Nisan, Mayıs, Ağustos, Eylül ve Kasım aylarında, 2017 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, 2018 yılı Nisan, Temmuz ve Kasım aylarında, 2019 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, 2020 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında endeks bir önceki aya göre düşüş göstermiş (toplam 25 ay),  2021-2023 yıllarının tüm ayları olmak üzere toplam 95 ayda ise endeks bir önceki aya göre sürekli artmıştır (Tablo-5).

Tablo-5:TÜFE Gıda ve Alkolsüz İçecekler Endeks Değerleri (2024-2023)

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

Türkiye’de son on yılda (2014-2023) gıda fiyatları artış oranının, genel enflasyonun üzerinde gerçekleştiği TÜFE gıda fiyat endeksi yıllık değişimleri ile TÜFE genel endeksi yıllık değişimlerinin incelenmesinden görülmektedir (Grafik-2). Son on yılda TÜFE gıda endeksi artışı yıllık ortalaması (%28,71), TÜFE genel endeksi yıllık artış ortalamasının üzerinde ( %24,92) gerçekleşmiştir.

Grafi-2:TÜFE Genel ve TÜFE Gıda Endeks Yıllık Değişimleri (2014-2023)

Kaynak: TÜİK https://www.tuik.gov.tr

Tarım Ürünleri Piyasa Özellikleri ve Fiyatı Belirleyen Faktörler

Doğa koşullarına bağlık ve biyolojik süreçlerden etkilenme özelliği, tarımı, diğer sektörlerden ayrıştırmış, hemen her dönem ve her yerde insan-tarım ilişkilerini meşakkatli (problemli) kılmıştır. Bilinen yazılı tarih döneminde, tarım-insan ilişkilerinin olağanüstü (doğal-beşeri) olayların etkisinde geliştiğinin örneklerine sıkça rastlanmaktadır. Özellikle büyük iktisadi krizler, deprem veya diğer fiziksel afetler ile küresel salgın gibi biyolojik afetlerin yaşandığı dönemlerde, gıda temini ve tedariki insanların en önemli sorunu (derdi) olmuş ve tarıma bakış önem ve öncelik kazanmıştır. Dünya, 2020 yılı başından itibaren Covid-19 salgını, 2022 yılı Şubat ayından itibaren Ukrayna-Rusya Savaşı, 2023 yılı Ekim ayından itibaren de İsrail’in Gazze’yi işgal nedeniyle kriz halindedir. Son olarak Kızıldeniz bağlantısında yaşanan gerilim ve çatışmalar, krizin boyutunu artırmıştır.

Kriz döneminde gerek tedarik zincirlerindeki kırılmalara bağlı arz sorunları gerekse tarımsal ürün fiyatlarındaki artış çokça tartışılmaktadır. Gıda talep esnekliği düşük olduğundan, küresel salgın veya iktisadi kriz zamanlarında arz miktarından bağımsız olarak fiyatlarda yükselmeler hep görülmüştür. Türkiye’de mevsimsel arz etkisiyle gıda fiyat endeksi Mayıs-Ağustos aylarında genellikle düşmektedir (bakınız Tablo-5). Ancak son üç yılda endeks her ay bir önceki aya göre sürekli yükselmiştir. Bu yükselişin nedenini tarımsal ürün arzından bağımsız olarak, genel fiyatlarda görülen sürekli artış ve yukarıda ifade edilen krizlerle ilişkilendirmek mümkündür.

Tarımsal piyasalar çok çeşitli ürün içermelerinden ve fazla sayıda aktörün etkisinde yönetildiklerinden piyasa işleyişi bakımından homojen bir özellik sergilememektedir. Tarımsal faaliyetin nihai çıktısı olan üretimin miktar ve kalitesi, dışsal faktörlerin etkisi ile mevsimsel olarak değişkenlik göstermektedir. Gerek bu değişkenliklerin etkisiyle gerekse talebin çeşitlenmesi nedeniyle fiyatlarda dalgalanmaların görülmesi tarımsal piyasaların tipik özelliğidir.

Türkiye’de tarımsal üretim geniş alanlarda ve çok sayıda üretici tarafından yapılmaktadır. Üretimi yapılan bitki tür ve çeşitliliği ile hayvan tür ve ırk çeşitliliği fazladır. Bu yapısal özellik tarımsal üretimi kontrol etmeyi güçleştirmektedir ve üretim dağınıklığı nedeniyle piyasa işleyişi homojen değildir. Bu durum gelir tahminini zorlaştırmakta ve çoğu kez fiyat istikrarsızlığına yol açmaktadır. Piyasanın yapısal özelliği yanında tarım ürünleri ve gıda fiyatları üzerine çok sayıda faktör etki etmektedir. Bu etkileri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

  1. Küresel ısınmanın etkisiyle artan kuraklıkların ve diğer bazı faktörlerin neden olduğu üretim azalmaları veya üretimde şok düşüşler kaynaklı arz yönlü baskılar (Türkiye 2021 yılında tarımsal kuraklık yaşamıştır).
  2. Artan nüfus ve yükselen refah nedeniyle talep yönlü baskılar (her dönem karşılaşılan durumdur).
  3. Hammadde, enerji, nakliye ve işgücüne ödenen ücret vb. girdi fiyatlarında meydana gelen artış baskısı (Türk Lirasının değer kaybı, petrol fiyatlarının değişimi ve tarım ürünleri üretici fiyat endeksinin son yıllarda sürekli yükselerek işlenmiş ürünlerin girdi maliyetlerini artırması, tüketici fiyatları üzerinde baskı oluşturmuştur).
  4. Ürün alım bedellerinin maliyet esaslı yaklaşım yerine başka faktörlerle belirlenmesinin oluşturduğu fiyat politikası baskısı (Ürün alımlarında fiyat belirleme yöntemi maliyet esaslı yaklaşım yerine önceki yıl fiyat referanslı ise genelde fiyatları yükseltmektedir. Bu şekilde belirlenen ve bir üretim döneminde ulaşılan en yüksek fiyat, sonraki yılların fiyatına referans olarak tarım ürünlerinde fiyatın sürekli artmasına neden olmaktadır).
  5. Dış pazarların risk baskısı (Tarım ürünleri ve gıda fiyatlarının yükseldiği dönemlerde ithalatçı ve ihracatçı firmalar, fiyatlara uygulanacak olası bir müdahalenin yönünü tam olarak tahmin edemedikleri için kararlarına risk unsurunu da eklemektedirler. Bu belirsizlik fiyatları yükseltirken enflasyon üzerindeki baskıyı da devam ettirmektedir).

Türkiye’de etkin işleyen bir tarımsal pazarlama sistemi bulunmamaktadır. Bu nedenle sektörün piyasa işleyişi de etkin değildir. Türkiye’de tarım ürünleri ve gıdada fiyat istikrarsızlığının sürekli görülmesinin nedeni piyasanın ürün bazlı işlememesi ve topyekûn bir bakışla politika/kararlar oluşturulması ile sektörün özgünlüğünün yeterince dikkate alınmamasıdır. Fiyatın oluşumu kontrol edilemediğinden, çoğu kez enflasyonla ölçülebilen etki ile fiyata müdahale politikaları oluşturulmaktadır. Bu şekilde alınan kararlar da orta vadede çözüm üretmekten uzak kalmaktadır. Hükümetler gıda fiyatlarının sürekli arttığı dönemlerde tarım ürünleri piyasalarına müdahale etmektedirler. Türkiye’de de hükümet Covid-19 salgını dönemiyle birlikte tarım ürünleri ve gıda fiyatlarının artışını önlemek amacıyla “kriz yönetimi” bağlamında birtakım tedbirler almıştır. Alınan tedbirlerin bir kısmı aşağıda sıralanmıştır:

  1. Bazı ürünlerin ihracatına dönemsel sınırlama getirilmiştir.
  2. Tarım ürünleri ve gıda maddeleri ithalatında dönemsel kolaylıklar sağlamıştır.
  3. Vergi düzenlemeleri ile maliyet düşürülmeye çalışılmıştır (KDV oranı %8’den %1’e düşmüştür).
  4. Bitkisel üretim alanını artırmak için hazine arazilerinin kiralanmasında kolaylıklar oluşturulmuştur.
  5. Tüketicilerin gıda ürünlerine erişim alternatifini çoğaltmak amacıyla tarım kredi kooperatiflerine bağlı iştirak olan kooperatif marketlerin sayısı artırılmış ve ülke geneline yayılımı sağlanmıştır.

Sonuç

Tarım ürünlerinde fiyat oluşumunda arz/üretim miktarı kadar pazarlama ve ticaret boyutu da önem taşımaktadır. Fiyat istikrarının sağlanabilmesi öncelikle tarımsal üretimden gıda sanayiine kadar değer zincirinin tüm aşamalarında istikrarlı bir yapının kurulmasıyla mümkün olabilecektir. Bu nedenle tarımsal üretim yapılan her bir işletme kadar kooperatifler, gıda sanayii, toptancı haller ve tarım ürünleri lisanslı depoculuk uygulamaları gibi organizasyonların önemi de büyüktür. Ayrıca fahiş fiyatı önlemeye yönelik uygulamalar ile etkin işleyen rekabet ortamının sağlanması da tarımsal piyasanın etkin işlemesine hizmet edebilecektir. Bu bağlamda söz konusu seçeneklerin en genel özelliğinin gıda arzında daha fazla yerellik, yerel kaynakların etkin kullanımı ve yerel ilişkilerin değerlendirilmesiyle güçlenen tarımsal örgütlenme modelleri olacağı anlaşılmaktadır. Her biri sürdürülebilirlikle ilişkili olan bu konuların, ancak etkin politikalar ve yönetişim yapısı güçlendirilmiş kurumlarla hayata geçeceği açıktır.  

Hükümetler hemen her dönem tarımsal piyasalara müdahale ederler. Müdahalenin gerekçeleri genelde içinde bulunulan durumun/konjonktürün izlerini yansıtmaktadır. Tarihsel olarak görülmüştür ki, tarımsal piyasalara müdahale yöntemi ne olursa olsun uygulama, taraflardan birini kısa sürede memnun etse de, orta ve uzun vade de kalıcı çözüm sağlayamamaktadır. Çözümü müdahale yerine, sektörü düzenlemede aramak daha isabetli bir yaklaşım olacaktır. Düzenlemenin kurumsal özellik kazanmasıyla, gıda fiyatlarının istikrarsız seyrine, yine piyasa içinde çözüm üretmek mümkün hale gelebilecektir. Çünkü sektör; girdi temini, fiyat, rekabet ve ürün arz yönüyle sürekli izlenmiş olacak ve kurumsal görev sorumluluğu ile karar süreçleri hızlandırılmış olacaktır.

Dr. Hayati Başaran

Dr. Hayati Başaran