Escarus

Paydaşlarla Etkileşim ve WEF IBC Paydaş Kapitalizmi Metrikleri

Paylaşım TarihiEylül 20, 2021

Kurumların devamlılığının içerisinde bulundukları çevre ve toplumdan ayrı olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı bakış açısını sunan sürdürülebilirlik kavramı, son yıllarda giderek artan bir ivmeyle hayatı şekillendirmeye başlamıştır. Süreçlerine ve iş yapış şekillerine sürdürülebilirlik gözlükleriyle bakan kurum ve kuruluşlar için de kurumsal sürdürülebilirlik stratejileri, ana stratejilerinin yanında ve mümkün olduğunca ona entegre biçimde yer almaya başlamıştır.

Sürdürülebilirlik stratejilerinin şekillendirilmesi ve güncel tutulması konusundaki kritik noktaların başında ise paydaşlarla etkileşim ve onların beklentilerini iyi anlamak gelmektedir. Kurumların bu doğrultuda öncelikle etkileşim halinde oldukları paydaş gruplarını dikkatle tanımlamaları, bu paydaşlarla etkileşimlerinin boyutlarını iyi tespit etmeleri ve onların önceliklerini anlamaları gerekmektedir. Sürdürülebilirlik camiasında “önceliklendirme matrisi” olarak tabir edilen analiz çalışması, paydaşların önceliklerinin, kurumun kendi sürdürülebilirlik öncelikleriyle ilişkilendirilmesini sağlamaktadır. Önceliklendirme matrisinin pek çok kurumun sürdürülebilirlik stratejisinin temelini oluşturduğu düşünüldüğünde, paydaş önceliklerini anlamanın önemi daha net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Paydaş etkileşiminin sürdürülebilirlik için ifade ettiği anlamın son yıllarda daha iyi kavranmasıyla, ortaya çıkışı 1970’li yıllara dayanan “paydaş kapitalizmi” kavramı da yeniden gündeme gelmiştir. 1930’lardan başlayarak uzun süre gündemdeki yerini koruyan ve bir şirketin, hissedarların önceliklerine göre hareket etmesi gerektiğini savunan “hissedar kapitalizmi” kavramına bir alternatif olarak ortaya çıkan paydaş kapitalizmi, şirketlerin yalnızca hissedarlara yönelik kısa vadeli kar optimizasyonu değil, uzun vadeli değer yaratımı amacı güttüğü ve bunu yaparken tüm paydaşların ihtiyaçlarını göz önüne aldığı kapitalizm şekli olarak tarif edilmektedir. Sürdürülebilirlik bakış açısıyla çok büyük oranda örtüşen bu yaklaşımda önemli olan, tüm paydaşlar için değer yaratmak ve Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel (ÇSY) faktörleri önceliklendirmektir.

2020 yılında Dünya Ekonomik Forumu’nun Uluslararası İş Konseyi (WEF IBC), konunun öneminin altını çizecek şekilde Paydaş Kapitalizmi Metrikleri’ni yayınlamıştır. Karbon Saydamlık Projesi (CDP), Küresel Raporlama İnisiyatifi (GRI), Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC), İklim Beyanları Standartları Kurulu (CDSB) gibi farklı raporlama kriterleri, inisiyatif ve endeksleri baz alarak oluşturulan bu metriklerin ana amacı; sürdürülebilirlik performansının raporlanmasında tutarlılık yaratmak, şeffaflığı güçlendirmek ve meydana getirilen ÇSY etkilerinin sektörler ve kurumlar arası karşılaştırılabilirliğini artırmaktır. Kurumların ÇSY faaliyetlerinin paydaşlar üzerindeki etkilerinin takip edilmesini kolaylaştıracak bu metrikler, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile de eşleştirilmiştir.

WEF IBC metrikleri, kurumların ÇSY faaliyetlerini Yönetim Prensipleri, Gezegen, İnsan, Refah olmak üzere 4 ana başlıkta değerlendirmektedir. Bu 4 ana başlık altındaki çeşitli temalarda gruplandırılmış 21 metrik ise kurumların performanslarının izlenmesine olanak sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Temel 21 metriğe ek olarak WEF IBC Paydaş Kapitalizm Metrikleri, 34 genişletilmiş metrik de sunmaktadır. Genişletilmiş metrikler kurumların yalnızca doğrudan kendi yarattıkları etkiye değil, değer zincirleri kaynaklı etkilere de mercek tutmaktadır.

 

İçlerinde finans sektöründen BBVA, Bank of America, HSBC; denetim ve danışmanlık sektöründen KPMG, Ernst&Young, Deloitte, PwC; reel sektörden Shell, BP, Unilever, hp, IBM ve -Türkiye’den tek kurum olan- Koç’un da bulunduğu 60’dan fazla şirket WEF IBC Paydaş Kapitalizmi metriklerini desteklediklerini belirterek yakın gelecekte bu metrikleri raporlamalarında dikkate alacakları konusunda niyet beyanında bulunmuşlardır. Halihazırda bazı şirketlerin bu metriklere sürdürülebilirlik ve ÇSY konulu raporlarında yer verdikleri veya metrikler özelinde müstakil çalışmalar yürüttükleri görülmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu çalışmaların giderek artacağı tahmin edilmektedir.

Şimal Çınar

Şimal Çınar