Escarus

Sürdürülebilir Finans: Trendler ve Zorluklar

Paylaşım TarihiNisan 27, 2023

İklim değişikliğinin yarattığı sorunlara bağlı olarak sürdürülebilir değer yaratma konusundaki farkındalık hızla artarken, kurumların söylemden ziyade somut uygulama ortaya çıkarma ihtiyacı da her zamankinden daha fazla önem kazanmaya başladı. Sürdürülebilir dönüşüm söz konusu olduğunda gündeme gelen en önemli konulardan birisi ise, şüphesiz ki, finansal kaynaklara erişim.

Finans sektörünün her ne kadar çevre üzerinde doğrudan bir etkisi yok gibi görünse ve sürdürülebilir kalkınmadaki rolü genellikle hafife alınsa da ekonomik, sosyal ve çevresel etkilere sahip uygulamalarından dolayı bir sorumluluğu olduğu ve bunu da tüm faaliyetlerinde sürdürülebilir kalkınma odağı ile göz önünde bulundurması gerektiği aşikâr. Bu bağlamda, finans sektörünün çevre üzerindeki etkisinin ve kurumsal düzeyde karşılaşılan zorlukların, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden farklı uygulamaların gelişmesini sağladığını ve risk yönetimi stratejileri ile çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ÇSY) risk değerlendirmesi gibi konuları ön plana çıkardığını görüyoruz.1 Diğer bir deyişle, uzun süredir alıştığımız yatırımcıların performanslarını yalnızca finansal ölçütlere göre değerlendirmesi sürecinin yavaş yavaş tarih olmaya başladığını ve yatırımların artık yalnızca finansal getirileri değil, çevresel veya sosyal etkileri de göz önünde bulundurarak yapıldığını söylememiz mümkün. Tam da bu noktada karşımıza çıkan sürdürülebilir finans kavramı, sürdürülebilir dönüşümün başarıyla gerçekleşmesi için bir kaldıraç görevi üstleniyor. Çok yakın vade için her ne kadar mümkün görünmese de gelecek dönemde finans sektörünün yalnızca çevresel ve sosyal risklerini ve etkilerini yöneten işletmelere borç vermeyi ve yatırım yapmayı kabul etmesi, sürdürülebilir geçişi teşvik etmek için oldukça önemli.

Sürdürülebilir finans piyasası genişlemeye devam ediyor.

Oldukça güçlü ve kapsamlı finansal ve toplumsal faydalar sağladığı göz önünde bulundurulduğunda, sürdürülebilir finans pazarının her geçen gün büyümesi ve bu pazara duyulan ilginin artması kaçınılmaz. Öyle ki, 2021 yılında kümülatif YSS+ (yeşil, sosyal, sürdürülebilir, sürdürülebilirlik bağlantılı ve geçiş) ihraçlarının payı 1 trilyon Amerikan dolarını aşan rekor hacimlere ulaşmış ve küresel tahvil piyasasında %5’lik bir paya sahip olmuştu. Ancak, 2022 yılında yaşanan zorlu makroekonomik faktörler genel olarak borç hacimlerinde düşüşe yol açtı. 2022’de gerçekleşen YSS+ ihracının, hacminin 863,4 milyar Amerikan dolarına düşmesine neden olan zorlu koşullara rağmen yine de küresel tahvil piyasasındaki %5’lik payını koruduğu görüldü. Yeşil tahvil ihracı, 2022’deki toplam ihracın yarısından biraz fazlasını oluşturdu ve 487,1 milyar Amerikan doları olarak gerçekleşti. Sürdürülebilirlik tahvilleri 166,4 milyar Amerikan doları olarak gerçekleşirken; sosyal tahviller 130,2 milyar Amerikan doları, sürdürülebilirlik bağlantılı tahviller 76,3 milyar Amerikan doları ve dönüşüm tahvilleri ise 3,5 milyar Amerikan dolarını gördü.2

ÇSY verileri için ortak bir paydada buluşmanın gerekliliği her geçen gün daha önemli hale geliyor.

Tüm bu gelişmelerin yanında, sürdürülebilir finans konusunda karşılaşılan zorlukları da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu zorluklardan belki de en büyüğü olarak ÇSY verileri üzerinde net olarak bir anlaşmaya varılamamasını ve bu verilerin eksikliğini gösterebiliriz. Global ölçekte bir standardizasyonun olmaması ve ÇSY konularına ilişkin bilgilerin nasıl sunulacağına dair düzenlemelerin yetersizliği, çoğu şirketin bu konulardaki çalışmalarının gönüllülük düzeyinde kalmasına ve aynı zamanda düzensiz ve tutarsız olmasına sebep oluyor. Şirketlerin hangi verilerin raporlanacağına kendilerinin karar vermesi ve bu verilerin de kıyaslanabilir olmaması ise özellikle de yatırımcılar için kararsızlık ve belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Görece eski ama belli oranda güncelliğini koruyan bir araştırmaya göre, yatırımcıların yaklaşık üçte biri finansal olmayan bilgileri genellikle kalitesiz olduğu için kullanamıyor. Karar verme süreçlerinde ÇSY verilerini neden dikkate almadıkları sorulduğunda ise, yanıt verenlerin yarısına yakını bu bilgilerin genellikle eksik, tutarsız veya doğrulanmamış olduğunu belirtiyor.3

Diğer yandan, bu sorunun çözümü için atılan adımların oldukça umut verici olduğunu söyleyebiliriz. COP26 zirvesinde kapsayıcı ve evrensel raporlama standartlarının geliştirilmesi için Uluslararası Muhasebe Standartları Kurumu (IFRS) tarafından alınan inisiyatif, 2022 yılında Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) kurulmasıyla sonuçlanmıştı. 31 Mart 2022’de S1 ve S2 kodlu iki taslak standardı kamuoyunun görüşüne sunan ISSB, 2023 yılının ikinci çeyreği itibarıyla da standardı nihai haline getirmeyi hedefliyor.4,5 Bu çalışma sonucunda ISSB tutarlı ve karşılaştırılabilir bir ÇSY raporlamasının temellerini atabilirse, sürdürülebilir finansın önündeki büyük problemlerden birisi kalkmış olacak.

Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu’nun (European Financial Reporting Advisory Group – EFRAG) 2023 yılında yürürlüğe koyduğu ve AB sürdürülebilir raporlama standartlarının gelişimi ile ilgili önerilerin paylaşıldığı “Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive – CSRD)” ile de belli niteliklere sahip şirketlerin ve KOBİ’lerin sürdürülebilirliğe dokunan faaliyetlerini şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde paydaşlarla paylaşması zorunlu kılınıyor. Son günlerde oldukça sık konuşulan çifte önemlilik (double materiality) konsepti de yine Direktif içerisinde bulunan önemli konular arasında. Bu bağlamda, şirketlerin hem sürdürülebilirlik odaklı konuların yaratacağı finansal riskleri hem de doğrudan faaliyetleri ile insan ve çevre üzerinde yarattığı etkileri raporlaması bekleniyor.6 Buna ek olarak, Direktif kapsamında raporlama yapacak kuruluşların aynı zamanda Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’na (ESRS) da uyum sağlaması bekleniyor. EFRAG ve GRI iş birliği ile hazırlanan ESRS, GRI kapsamında raporlama yapan şirketler için büyük bir yenilik getirmese de tüm yönleriyle GRI ile uyum gösteriyor.7

Net sıfıra geçiş sürecinde de finans sektörünün rolü oldukça kritik.

Sürdürülebilir finans camiasının karşılaştığı diğer önemli bir zorluk ise, net sıfır küresel ekonomiye geçişi finanse etmedeki rolüne baktığımızda karşımıza çıkıyor. Piyasadaki payın büyük bir çoğunluğunu iklim finansmanının (yeşil finansman) oluşturması2, iklim değişikliği kaynaklı sorunların çözümüne ve yeşil dönüşüme odaklanan çalışmaların da ne derece yoğun olduğunu ortaya koyuyor. Aslında buradaki zorluk tam olarak geleceğin yeşil teknolojilerini finanse etmek değil, çünkü yeni nesil sıfır karbon teknolojilerini belirlemek ve bunlara yatırım yapmak görece kolay olan kısım. Bu hususta daha zor olan kısım ise, günümüzün karbon yoğun işletmelerinin iş yapış modellerini, emisyonların çok küçük bir kısmına sahip bir endüstriye dönüştürmelerini destekleyebilmek. Daha etkili ve uzun vadeli stratejiler belirlemenin elzem olduğu bu noktada, cevabını vermemiz gereken farklı sorular ortaya çıkıyor: Yatırımcılar şirketlerin karbon sıfıra ulaşmasını ne kadar hızlı bir sürede talep ediyor? Dönüşüm sürecinde strateji belirlenirken dikkate alınması gereken önemli hususlar neler? Kademeli ama gerçekçi bir sürdürülebilirlik dönüşümü ile kötü/olumsuz işleri maskelemek için sıkça başvurulan yeşil badana arasında nasıl ayrım yapabiliriz?

Tüm bu sorulara cevap bulmak için de yine farklı çalışmalar yürütülüyor. Bu bağlamda, İklimle İlgili Finansal Beyanlar Görev Gücü’nün (Task Force on Climate-related Financial Disclosures – TCFD)8 tavsiyeleri doğrultusunda yapılan ve sayısı giderek artan raporlamalar, yatırımcıların yatırım kararlarına rehberlik ediyor. Buna ek olarak, karbonsuz bir geleceğe geçiş yollarını içeren ve şirketlere, yatırımcılara ve politika yapıcılara hangi ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürülebilir olduğunu tespit etmeleri için gerekli çerçeveyi sunan taksonomiler de bu konudaki diğer önemli çalışmalar arasında yer alıyor. Tabii burada karşımıza çıkan tanım kaynaklı riskleri de göz ardı etmememiz gerekiyor. Taksonomilerin hangi yatırımların yeşil olduğu konusunda rehberlik sağlamayı amaçladığını bir kenara koyduğumuzda, küresel çapta geliştirilmeye devam eden çok sayıda taksonomi ve bunların içindeki tanımlar arasında oluşacak farklılıklar, özellikle de birden fazla ulusal yükümlülüğe uyması beklenen uluslararası kurumlarda kafa karışıklığı yaratma riski taşıyor.

Mevcut finansman kaynakları konusunda bilincin artırılması da önceliklendirmemiz gereken çalışmalar arasında.

Tüm bunlara ek olarak, sürdürülebilir finansman yatırım süreci, yatırımcılar ile ilişkiler kapsamında kendi risklerini de bünyesinde barındırıyor. Bu risklere;

  • Yapılması planlanan yatırımların onay süreçlerinde, yatırımcıdan beklentilerin fazla üst seviye kalması sonucu finansman kaynaklarına erişimin zorlaşması,
  • Yatırımcıların koşulları sağlayamama korkusu ile sürdürülebilir finanstan uzaklaşması,
  • Finans kurumlarının finansman talebinde bulunan kurum/kuruluşlardan yeterli seviyede ölçme/değerlendirme çıktıları alamaması kaynaklı olarak yatırımların pek çoğunun riskli yatırım olarak değerlendirilmesi ve iklim finansmanına katkının azalması,
  • Sağlanan finansmanın temasının bölge ihtiyaçları ile uyumsuz olması ve belirlenen limit ölçeklerin yatırımcı portföyünü kısıtlaması

gibi konuları örnek olarak verilebiliriz. Ayrıca, kurumların mevcut finansman kaynakları konusunda farkındalığının/bilgisinin artırılması ve sürdürülebilir finansa katkılarının desteklenmesi, ulusal ve uluslararası finans kurumlarının finansman araçlarını yönetebilecek yetkinlikte personel kapasitesinin artırılması için eğitim çalışmalarının hızlandırılması ve personel eksiği ihtimalinin ortadan kaldırılması da yine önemli konular arasında yer alıyor.

Sanayi devriminden bu yana insan hayatını kolaylaştıran gelişmelerin uygulanabilmesinde ana unsur olan finans sektörü, sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için de oldukça önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, ortak bir paydada buluşmayı sağlayan gelişmeler sayesinde hem yatırımcılara hem de kurumlara karbon yoğun iş modellerinden sıfır karbonlu iş modellerine geçiş konusunda rehberlik edecek ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek finansmana daha eşit, adil ve tarafsız şekilde erişim sağlanması mümkün. Öte yandan, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, finans sektöründeki paydaşlar arasında sürdürülebilir finansman alanındaki uzmanlığın yaygınlaştırılması ve bilinç düzeyinin artırılması da sürdürülebilir büyüme için oldukça elzem konuların başında geliyor.

Kaynaklar:
1) Stauropoulou, A., & Sardianou, E. (2019). Understanding and measuring sustainability performance in the banking sector. In IOP Conference Series: Earth and Environmental Science (Vol. 362, No. 1, p. 012128). IOP Publishing.
2) Climate Bonds Initiative (2023). 2022 Market Snapshot: And 5 big directions for sustainable finance in 2023. https://www.climatebonds.net/2023/01/2022-market-snapshot-and-5-big-directions-sustainable-finance-2023 Erişim Tarihi: Nisan 2023
3) Ernst & Young (EY) (2017). Is your non-financial performance revealing the true value of your business to investors? https://assets.ey.com/content/dam/ey-sites/ey-com/en_gl/topics/purpose/purpose-pdfs/ey-nonfinancial-performance-may-influence-investors.pdf Erişim Tarihi: Nisan 2023
4) International Financial Reporting Standards (IFRS) (2022). ISSB to Publish Exposure Drafts on Climate and General Sustainability-Related Financial Disclosures. https://www.ifrs.org/news-and-events/news/2022/03/ISSB-to-publish-exposure-drafts/ Erişim Tarihi: Nisan 2023
5) IFRS (2023). ISSB Update February 2023. https://www.ifrs.org/news-and-events/updates/issb/2023/issb-update-february-2023/ Erişim Tarihi: Nisan 2023
6) Council of the European Union (2022). Council Gives Final Green Light to Corporate Sustainability Reporting Directive https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2022/11/28/council-gives-final-green-light-to-corporate-sustainability-reporting-directive/ Erişim Tarihi: Nisan 2023.
7) Global Reporting Initiative (GRI) (2022). GRI Reporting Best Prepares Companies or New EU Standards https://www.globalreporting.org/news/news-center/gri-reporting-best-prepares-companies-for-new-eu-standards/ Erişim Tarihi: Nisan 2023
8) Taskforce on Nature-Related Financial Risks (2022). The TNFD Nature-related Risk and Opportunity Management and Disclosure Framework Beta v0.3. https://framework.tnfd.global/wp-content/uploads/2022/11/TNFD_Management_and_Disclosure_Framework_v0-3_B.pdf Erişim Tarihi: Aralık 2022.

Nilay Cambaz

Nilay Cambaz