Paylaşım TarihiAralık 1, 2025
İmalat sanayiinde su tüketimi, faaliyet alanına ve kullanılan teknolojiye göre farklılık göstermektedir. Özellikle gıda, tekstil, giyim, kâğıt, kimya, petrol rafinasyonu, metal ve mineral ürünleri gibi sektörler üretim süreçlerinde doğrudan su kullandıkları için, suya bağımlılığı en yüksek sektörler arasında yer almaktadır. Bu sektörler için su yalnızca bir üretim girdisi değil, aynı zamanda iş sürekliliğinin sağlanmasında stratejik bir kaynaktır.1 İklim değişikliğinin etkisi ile su kaynaklarındaki değişimler (artan kuraklık, düzensiz yağış) üretim için gereken suyun teminini zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda, suyun kalitesi ve miktarındaki farklılaşmalar, sanayi tesisleri için hem operasyonel risk hem de ilave maliyet oluşturmaktadır.2 Tüm bu etkilere ilave olarak, endüstriyel su kullanımı; suyun pompalanması, arıtılması ve taşınması gibi süreçlerde yüksek enerjiye ihtiyaç duyduğu için işletmelerin karbon ayak izini de artırmaktadır.3 Bu hususlar dikkate alındığında, sanayi sektörleri için “su” artık sadece bir üretim girdisi değil, iklim stratejileri ve kaynak yönetişimi açısından kritik bir parametre haline gelmiştir. Bu durum artan nüfus ve iklim değişikliği sebebiyle zaman geçtikçe etkisini artıracak, halihazırda “küçük bir kısmı” kullanılabilir olan tatlı su kaynaklarına erişimi kısıtlayarak zorlaştıracaktır. Tatlı su kaynaklarının neden “küçük bir kısmı”nın kullanılabildiğini açıklamak için şu verilere göz atmak yeterli gelecektir:
- Dünyada mevcut su miktarı yaklaşık 1.400 milyon km3’tür. Bu miktarın büyük bir kısmını oluşturan %97,5’lik kısım okyanus ve denizlerde bulunan tuzlu sudur. Geriye kalan %2,5 oranındaki tatlı suyun tamamına yakını yeraltı sularında ve Antarktika ve Grönland gibi kutup bölgelerinde buz örtüsü halinde depolanmıştır.
- Ulaşılması en kolay tatlı su kaynakları yüzeysel sulardır. Bu kaynaklarda depolanmış tatlı su, toplamın yalnızca %0,26’sını oluşturmaktadır. Dünyadaki yenilenebilir nitelikte ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılabilecek özelliğe sahip sular, toplam su miktarının %0,007’si mertebesindedir. Bu miktar yaklaşık 100.000 km3 değerindedir.4
Bir ülke veya bölgedeki su kıtlığının seviyesini ölçmek için 1989 yılında İsveçli su uzmanı Malin Falkenmart tarafından geliştirilen Falkenmark Endeksi kullanılmaktadır. Falkenmark Endeksi, mevcut su kaynaklarının nüfusa oranlanmasıyla hesaplanmaktadır. Endekse göre, bir ülkede kişi başına yıllık su arzının 1.700 m3 altına düşmesi su stresini işaret etmektedir. Su arzı miktarının 1.000 m3 altında olması su kıtlığı, 500 m3 altında su arzı ise mutlak su kıtlığı olarak ifade edilmektedir.5 Türkiye için 2020 yılında Falkenmark Endeksi 1347 m3/kişi.yıl hesaplanmıştır. Bu değer, Türkiye’nin su stresi yaşayan bir ülke olduğunu göstermektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2030 yılında nüfusun 100 milyona ulaşacağı varsayımıyla Falkenmark Endeksi’ni 1.120 m3/kişi.yıl olarak öngörmektedir. Bu öngörü, Türkiye’nin su kıtlığı sınırına yaklaştığını ortaya koymaktadır.6
Havza yönetimi, doğal sınırlarla belirlenen bir bölgedeki su kaynaklarının doğru kullanılması ve korunması ile bölgedeki riskin, kirliliğin ve sorunların önlenmesini kapsayan çalışmaları ifade etmektedir. Bu yaklaşım, özellikle iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki baskısını artırdığı günümüzde, suyun sürdürülebilir şekilde yönetilebilmesi için dünyada yaygın olarak benimsenmektedir. Avrupa Birliği’nin (AB) 2000 yılında yayımladığı Su Çerçevesi Direktifi (Water Framework Directive)7, havza bazlı yaklaşımı temel almaktadır. Bu direktif; havza bazlı yaklaşımların geliştirilmesiyle su kaynaklarının tahribatını önlemeyi, mevcut kaynakları koruyup iyileştirmeyi, sürdürülebilir su kullanımını teşvik etmeyi, sucul ekosistemleri etkin biçimde korumayı ve kirliliği azaltmayı hedeflemektedir. AB; iklim değişikliği, artan nüfus, yükselen su talebi ve kirlilik gibi baskıların yoğunlaşması nedeniyle Su Çerçevesi Direktifi’nin etkisini pekiştirmek amacıyla 2025 yılında Avrupa Su Direnci Stratejisi’ni (European Water Resilience Strategy) yayımlamıştır.8 Strateji, karşılaşılan zorluklarla başa çıkmayı, havzalarda su döngüsünü iyileştirip korumayı, herkes için temiz ve erişilebilir suyu güvence altına almayı ve Avrupa’da sürdürülebilir, dirençli, akıllı ve rekabetçi bir su ekonomisi oluşturmayı hedeflemektedir.
Türkiye’de su kaynaklarının üzerindeki baskının giderek artmasıyla, suyun doğru ve uzun vadeli planlarla yönetilmesi kritik hâle gelmiştir. Ülkemizde de AB’deki yaklaşıma benzer şekilde, yeraltı ve yerüstü su kaynakları esas alınarak havza bazlı su yönetimi uygulanmakta olup bu doğrultuda ülkemiz 25 havzaya ayrılmıştır. Havza yönetimine dair çalışmalar Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda sürdürülmektedir. Günümüzde 25 havzanın 12’si için nehir havza yönetim planları, 10’u için havza koruma eylem planları, 9’u için ise sektörel su tahsis ve eylem planları oluşturulmuştur. Eylem planlarının bir kısmı güncelliğini korurken diğer bir kısmının güncellenmesi gerekmektedir. İlave olarak, sektörlerde su verimliliğinin yaygınlaştırılması amacıyla 2023-2033 yıllarını kapsayan “Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı” hazırlanmıştır.9 Söz konusu çalışma kapsamında su kullanımına yönelik mevcut durum, ulusal ve uluslararası mevzuat incelenmiş ve dünyaca kabul görmüş su verimliliği uygulamaları değerlendirilmiştir. Tüm bu çalışmaların sonucunda sektörlerde suyun verimli kullanılmasına yönelik stratejiler ve eylemler ile sorumluluk yüklenecek ve iş birliği yapılacak kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir.
Bu çalışmalar, su kaynaklarının korunması ve yönetimine dair temel ilkeleri belirlese de günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak kapsamlı bir su kanununun çıkarılması hâlâ büyük önem taşımaktadır. 2011 yılında ilk taslağı görüşe açılan Su Kanunu’nda yer alan kullanılmış suların yeniden kullanılması, su kaynakları için ayrı kalite standartlarının belirlenmesi, su kullanımının önceliklendirilmesi ve su tahsisinin en fazla 29 yıla kadar yapılabilmesi gibi konular sanayi tesislerini yakından ilgilendirmektedir. İklim Kanunu’nun 2025 yılı içerisinde yayımlanması ile, iklim konularıyla çok yakından ilgili olan Su Kanunu’nun çıkarılması da kaçınılmaz hale gelmiştir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan ve 2024-2028 dönemini kapsayan On İkinci Kalkınma Planı’nda Su Kanunu’nun ivedilikle çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.10 Ayrıca 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı’nda, kanunun aynı yıl içinde yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir.11 Buna karşılık, 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı’nda Su Kanunu’na ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir.12
Su kullanımı, sanayi tesisleri tarafından bedeli diğer giderlerin yanında ihmal edilen bir kalem olsa da mevzuat yükümlülüklerinin artması ve suya erişimin giderek zorlaşması, sanayi tesislerinde suyun sistematik ve bütüncül bir bakış açısıyla yönetilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Artık su yönetiminin yalnızca çevresel bir sorumluluk olmadığı, aynı zamanda iş sürekliliğini, operasyonel verimliliği ve kurumsal dayanıklılığı doğrudan etkileyen kritik bir parametre olduğu net biçimde anlaşılmıştır.
Sanayi tesislerinde olası bütün riskleri kapsayacak etkin bir su yönetimi için, aşağıdaki hususların dikkate alınması önemli görülmektedir:
- Üretimin su ihtiyacını ve atık su potansiyelini ortaya koymak amacıyla miktar ve karakterizasyon bilgilerini içeren su ve atık su haritasının çıkarılması, su dengesinin kurulması,
- Su kullanımı, kaçaklar, geri kazanım oranı gibi metriklerin ölçülmesi ve gösterge bazlı performans izlemelerinde veri temelli yaklaşımın benimsenmesi,
- Su ile ilgili risk ve fırsatların belirlenerek dayanıklılığı artıran eylem planlarının ortaya konulması,
- Mevcut en iyi teknikler ve sektörel iyi uygulamalar dikkate alınarak su verimliliği için proseslerle bütünleşmiş çözümlerin geliştirilmesi,
- Su tasarrufunun mümkün olmadığı atık sular için atık su geri kazanımı sistemlerinin kurulması,
- Mevcut su kaynaklarının kalitesinin korunarak gelecekte de su kaynağı olarak kullanılabilmesi için atık suların mevcut en iyi tekniklerle arıtılarak kirlilik yükünün azaltılması,
- Yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda su stratejisinin oluşturulması, yıllara sari hedefler konulması, kuraklık riskine karşı alternatif su kaynaklarının belirlenmesi,
- Yapılan tüm çalışmalar sonucunda su tüketim ve geri kazanımın hedeflerinin yer aldığı su politikasının hazırlanması, bu politikanın üst yönetim tarafından sahiplenilmesi ve tüm çalışanlara anlatılması,
- Faaliyet gösterilen havzanın su riskini içeren içsel su fiyatının belirlenmesi ve bu fiyatın yatırım, geri dönüş süresi ve OPEX hesaplamalarında kullanılması.
Suyun yoğun olarak kullanıldığı sektörlerde yer alan iyi uygulamalara bakıldığında, suyun üretim süreçleriyle entegre olacak şekilde yönetildiği görülmektedir. Ortak yaklaşımlar arasında; ölçüm altyapısının kurulması, detaylı su haritalamasının yapılması, soğutma suyu kayıplarının azaltılması ve proseslerde kapalı devre döngülere geçilmesi yer almaktadır. Atık suyun ileri arıtma ile yeniden kullanımı ise, tüm iyileştirmelere rağmen azaltılamayan atık su miktarının yönetilmesinde başvurulan bir yöntemdir. Ayrıca, tedarikçilerle birlikte su performansının iyileştirilmesi, yerel su kaynaklarını korumaya yönelik paydaş iş birliklerinin geliştirilmesi ve su verimliliğinin şirket hedeflerine entegre edilmesi de bu şirketlerin ortak yaklaşımları arasında yer almaktadır. Bu uygulamaların birleşmesiyle hem operasyonel maliyetlerin hem de suya bağlı iş sürekliliği risklerinin azaltıldığı kapsamlı bir su yönetimi modeli ortaya çıkmaktadır.
Su yönetimi açısından seçilmiş bazı başarılı örneklere aşağıda yer verilmektedir:
- BASF, su stresi olan bölgelerdeki tüm üretim tesislerinde sürdürülebilir su yönetimini uygulamaya yönelik hedefler belirlemiş ve 2030 yılına kadar tesislerinin %90’ında bu çerçevede uygulamalar geliştireceğini taahhüt etmiştir. Tüm tesislerini kapsayacak şekilde su dengesini kuran şirket, faaliyetlerinde su kullanımını azaltmayı öncelikli konu olarak belirlemiştir. Özellikle üretim altyapısında değişiklik söz konusuysa, şirket, tesislerin faaliyet gösterdiği su havzalarında durumu düzenli olarak değerlendirmekte ve havza üzerindeki etkisini incelemektedir. Şirketin sürdürülebilir su yönetimine yönelik taahhüdü değer zincirini de kapsamaktadır. Tedarik zincirinde sürdürülebilirliği artırmak için değerlendirmelerde yetersiz performans gösteren tedarikçilere odaklanan BASF, 2030 yılına kadar bu tedarikçilerin %80’inin sürdürülebilirlik performanslarını iyileştirmesini beklemektedir. İcra Kurulunda sürdürülebilirlikle ilgili performans değerlendirme ve ücretlendirme sistemi tesis eden şirket, ödül sistematiği için ayrılmış olan bütçenin %25’ini sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalara ayırmıştır.13
- Arçelik, 2030 yılına kadar 2024 yılına göre ürün başına su tüketimini %10, 2040 yılına kadar %25 azaltmayı hedeflemektedir. Ayrıca, atık su deşarjını 2030 yılına kadar %10, 2040 yılına kadar %25 azaltma taahhüdünde bulunmuştur. Su risklerine uyum planı kapsamında, 2030 ve 2040 yılları için tüm üretim tesislerinde su geri kazanım ve yeniden kullanım oranını sırasıyla %25 ve %35’e çıkarmayı hedeflemektedir. Değer zincirinde ise, kritik tedarikçilerinden su çekim miktarlarını, deşarj verilerini ve 2030 hedeflerini talep etmektedir. Arçelik, satın alma hacminin %90’ını oluşturan tedarikçileriyle temas kurarak onların 2030’a kadar suyla ilgili hedefler belirlemelerini teşvik etmiştir. Buna ek olarak şirket, 2024 yılı Entegre Raporu’nda, su tüketiminin azaltılmasına yönelik hedeflerin genel müdür ve genel müdür yardımcısı seviyesinde takip edildiğini ifade etmiştir. Su verimliliğine yönelik çalışmalarında ise atık su geri kazanımına, yeniden kullanımına ve yağmur suyunun toplanmasına odaklanmıştır.14
- H&M Grup, 2030 yılına kadar 2022 yılına göre net su tüketimini %30 azaltmayı hedeflemektedir. Su yönetiminde en iyi uygulamaları hayata geçirmek için kritik tedarikçileriyle yakın iş birliği geliştirmektedir. Bangladeş, Çin, Hindistan, Türkiye ve Vietnam’da yerel su uzmanlarıyla çalışarak tesislere ve bölgeye özgü su hedefleri belirlenmesini sağlamaktadır. 2024 yılında Arvind ve Chorka Textile tesislerinde susuz boyama gibi yenilikçi teknolojilere yatırım yapan şirket; su, enerji ve kimyasal kullanımının yanı sıra emisyonların azaltılmasına katkı sağlamaktadır.15
İçinde bulunduğumuz koşullarda su kullanımı ve yönetimi, sanayi tesisleri için giderek daha stratejik bir başlık haline gelmektedir. Su, artık üretimin sıradan bir girdisi olmaktan çıkarak iklim değişikliğiyle doğrudan ilişkili stratejik bir kaynağa dönüşmektedir. İklim değişikliği suya erişilebilirliği azaltmaktadır. Mevcut şartlar, endüstriyel faaliyetlerin de bu eğilimden etkileneceğini göstermektedir. Su kullanımını analiz etmek, azaltmak, verimli hale getirmek ve eşzamanlı olarak alternatif kaynakları değerlendirmek, sağlayacağı çeşitli çevresel faydaların yanı sıra endüstriyel işletmelerin rekabet güçlerini korumalarını ve teknik riskleri yönetmelerini mümkün kılacaktır.
Dipnotlar:
1) Yetiş, Ü. ve Çapar, G. (2018). Sanayide Su Verimliliğinin Ülkemizdeki Durumu. Anahtar, Haziran 2018, ss.19-29. Şu adresten erişilebilir: https://suyonetimi.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/88/2018/10/Anahtar-Dergisi-Sanayide-Su-Verimlili%C4%9Finin-%C3%9Clkemizdeki-Durumu.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
2) Bradley, R. (2025). How Firms Can Build Compliance, Resilience for Water and Climate Risk. EY. Şu adresten erişilebilir: https://www.ey.com/en_us/insights/climate-change-sustainability-services/navigating-water-related-climate-risks. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
3) İstanbul Sanayi Odası. (2024). İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu. Şu adresten erişilebilir: İSO_Su_Raporu_2024_Ana_Rapor_Final_1_DİJİTAL-12286.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
4) Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB). Su Eğitim Sunumu. Şu adresten erişilebilir: https://webdosya.csb.gov.tr/db/bolu/icerikler/su-20180222083149.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
5) Gökçe, N. (2018). Küresel Su Stresi ve Ölçüm Yöntemleri. Bulletin of Economic Theory and Analysis, 7(1), ss.189-208. Şu adresten erişilebilir: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2429390. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
6) Çapar, G. (2019). Su Kaynakları Yönetimi ve İklim Değişikliği. İklim Değişikliği Eğitim Modülleri Serisi 8. Şu adresten erişilebilir: https://suyonetimi.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/88/2019/10/%C4%B0klim%C4%B0N-Projesi-E%C4%9Fitim-Serisi-Mod%C3%BCl-8.pdf?utm_source=chatgpt.com. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
7) European Union. (2000). Directive 2000/60/EC of the European Parliament and of the Council of 23 October 2000 Establishing a Framework for Community Action in the Field of Water Policy. Şu adresten erişilebilir: https://eur-lex.europa.eu/eli/dir/2000/60/oj/eng. Son erişim tarihi: Kasım 2005.
8) European Commission. (2024). Water Resilience Strategy. Şu adresten erişilebilir: https://commission.europa.eu/topics/environment/water-resilience-strategy_en. Son erişim tarihi: Kasım 2005.
9) Resmî Gazete. (2023). Genelge: Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Uyum Planı (2023-2033), Sayı: 32180, 04.05.2023. Şu adresten erişilebilir: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/05/20230504-6pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
10) Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB). (2023). On İkinci Kalkınma Planı Su Yönetimi Özel İhtisas Komisyon Raporu. Şu adresten erişilebilir: https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2025/08/Su-Yonetimi-OIK-Raporu_01082025.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
11) SBB. (2024). 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Şu adresten erişilebilir: https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2024/11/2025-Yili-Cumhurbaskanligi-Yillik-Programi-05112024.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
12) SBB. (2025). 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Şu adresten erişilebilir: https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2025/10/2026-Yili-Cumhurbaskanligi-Yillik-Programi.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
13) BASF. (2024). Sürdürülebilirlik Raporu. Şu adresten erişilebilir: https://report.basf.com/2024/en/combined-managements-report/consolidated-sustainability-statement/environment/e3-water.html#sublevel-content-section-3. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
14) Arçelik. (2024). Entegre Rapor Şu adresten erişilebilir: com/media/l45fvla4/arcelik-er-2024-tr_.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.
15) H&M Group. (2024). Sürdürülebilirlik Raporu. Şu adresten erişilebilir: https://hmgroup.com/wp-content/uploads/2025/03/HM-Group-Annual-and-sustainability-report-2024.pdf Son erişim tarihi: Kasım 2025.

