Paylaşım TarihiTemmuz 26, 2021
Yatırım sayısındaki değişim, bir ülkenin ekonomik performansı ile ilgili en önemli göstergelerden biridir. Özellikle Covid-19 salgını döneminde birçok ülkede ekonomik dengelerin bozulmasıyla yatırımcıların yapısında ve yatırımların odaklandığı alanlarda büyük bir değişim yaşanmıştır. Yaşanan bu değişim sadece iktisadi veya finansal beklentilere odaklanmayarak, toplumsal veya çevresel ihtiyaçları da dikkate alarak yatırım yapma eğilimini öne çıkarmıştır.
Sürdürülebilir kalkınma amaçlarına önem gösteren toplumlarda yatırımların sadece finansal getiri odaklı değil, sürdürülebilirlik odaklı olması da beklenir. Özellikle son iki yılda salgın baskısı altındaki toplumların finansın sürdürülebilirlik odaklı yeni rolüne olan ilgisi ve kapsayıcılıkla ilgili beklentileri hızla artmıştır. ÇSY yatırımları (çevresel, sosyal ve yönetişim odaklı yatırımlar, İngilizce’siyle ESG), finans sektörünü sürdürülebilirlik odaklı değerlerle daha iyi hizalamak için finansal olmayan bilgiyi ve değerlendirme metotlarını kullanarak yatırımcılara ve politika yapıcılara yeni bir yatırım perspektifi sunmuştur. Bu gelişmelere ek olarak, Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Finansman Eylem Planı veya BM’nin Sorumlu Yatırım İlkeleri gibi inisiyatiflere imza atan finansal kuruluşların sayısının gün geçtikçe artmasıyla sürdürülebilir finans standartları ve etki alanı beklenenden hızlı büyümüştür. Son iki yılda çok farklı kapsamda ve küresel etki alanına sahip çevresel ve sosyal sorunla mücadele eden devletler, uzun vadede olumsuz etkisini görmeyi beklediği sorunların aniden kapılarında belirmesiyle çözüme yönelik aksiyonların ve uyum planlarının finansmanını öncelikleri arasına almışlardır. Bu ani gelişme ÇSY yatırımlarının da beklenenden çok daha hızlı artmasını sağlamıştır.
Birçok yatırımcı kurumun ÇSY yatırımını bir “etki yatırımı” türü olarak değerlendirdikleri görülmektedir. Etki yatırımı, yatırımcılarına kurumsal, sosyal ve çevresel değişime katkıda bulunma fırsatı sunan bir yatırım türüdür. Etki yatırımı, finansal getirinin ve risk yönetiminin yanı sıra pozitif ve ölçülebilir etki (çevresel ve sosyal) yaratan yatırımları kapsayan bir tanımlamaya sahiptir. ÇSY yatırımları da pozitif ve ölçülebilir etki yaratma odaklıdır. Çevresel, sosyal alanlarla yönetişim başlıklarına odaklanan ÇSY yatırımlarında çevrenin korunması, sosyal adalet, etik yönetim ve benzeri konu başlıklarını finanse eden girişimler desteklenmektedir. “Çevre” bileşeni, yatırım konusunun çevreye olan etkisine, “sosyal” bileşeni yatırımın toplumla ilişkisine ve son olarak “yönetişim” bileşeniyse yatırımın kurumsal yönetim ilkeleri açısından değerlendirilmesine odaklanmaktadır.
Yatırımcı profiline bakıldığında ise tüm yatırımcılar gibi ÇSY odaklı yatırımcıların da getiri oranlarına değer verdikleri ve yatırımla ilgili riskleri azaltmak veya kontrol altında tutmak istedikleri görülmektedir. Anılan yatırımcıların ÇSY çerçevelerine uyan projeleri desteklemekten daha fazla bu projelerin kârlılığına öncelik verdikleri oldukça nadir görülen bir durumdur. ÇSY yatırımcıları, kârlılığı ÇSY odaklı yatırımların doğal bir sonucu olarak görmektedir. Bu değerlendirmeden yola çıkarak kurumsal gelişimini tamamlamış yapıların bütün paydaşlarını dikkate alarak planladıkları, ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda olumlu getirileri olan projelerin finansal olarak da olumlu etkiler yaratmasının beklendiğini söylemek mümkündür.
Yatırımcılar gerçekleştirdikleri ÇSY yatırımının kapsamına göre yatırımın farklı bileşenlerine odaklanabilirler. Kimi ÇSY yatırımcıları iklim değişikliği veya enerji odaklıdır. Bu yatırımcılar kaynaklarını yenilenebilir enerji, enerji verimliliği veya çevre odaklı şirketlere sunmayı tercih ederler. Bazı yatırımcılar ise kapsayıcılık, cinsiyet eşitliği, insan hakları, eşit işe eşit ücret veya göç gibi sosyal odaklı projeleri desteklemeye odaklanırlar. Yatırıma konu olan projeler karbon ayak izini azaltmaktan kaynakları düzgün bir şekilde yönetmeye, kapsayıcı istihdam sağlamaktan göç başlığına kadar geniş bir yelpazede olabilir. ÇSY yatırımcıları pozitif etkilerini artırmak ve portföylerini zenginleştirmek için bölgesel ve küresel ÇSY trendlerini yakından takip etmektedirler. Yatırım trendlerinin çeşitlenmesi, yeni yatırım konularının ortaya çıkmasıyla sürdürülebilir finansın ekonomik büyümeyi oldukça fazla alanda desteklediği ve piyasalarda sürdürülebilir finansa duyulan güvenin gün geçtikçe geliştiği net bir şekilde görülmektedir.
ÇSY ve SKA’lar (Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları) odaklı iş modellerinin artmasıyla artık yatırımcı kuruluşlar için yatırım yapılacak proje bulmak bir sorun teşkil etmemektedir. Bu aşamada dikkate dilmesi gereken en önemli husus, yatırımın gerçekten ÇSY odaklı bir yatırım olup olmadığının belirlenmesidir. Gelinen noktada derecelendirme şirketlerinin ve metodolojilerinin sayısının artmasıyla ÇSY yatırımlarını değerlendirmek daha da kolaylaşmıştır. Derecelendirme şirketleri farklı yatırımları karşılaştırmak için şeffaf bir ölçüm metodolojisi sağlayarak yatırıma konu kurumları analitik yöntemlerle değerlendirmekte, nihai bir ÇSY skoru için belirlenen anahtar performans göstergelerini (APG) ve ağırlıkları baz alarak puanlar üretmektedirler.
Bloomberg, S&P, MSCI ve benzeri analitik yapılar ÇSY derecelendirmesi başlığında en saygın ölçme metotlarını ve veri setlerini hazırlayan kurumlardan birkaçıdır. Puan ne kadar yüksek olursa, performansı ölçülen kurum farklı ÇSY kriterlerini karşılamada o kadar iyi performans sergilemiş demektir. Değerlendirme faktörleri sektör ve şirketlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Derecelendirme şirketleri inceledikleri kurumlarla ilgili veri toplama sürecinde genellikle yıllık faaliyet raporları, kurumsal yönetim ilkelerine uyum, kurumun sürdürülebilirlik tarihçesi, sürdürülebilirlik raporları veya entegre raporlar, yönetim kurulu yapısı, kapsayıcı ve etik yönetim unsurları gibi unsurları gözden geçirmektedir. ÇSY derecelendirme metodolojileri, yatırımcılardan ve düzenleyici otoritelerden gelen talepler üzerine hâlâ gelişmekte olan bir süreçtir.
ÇSY puanlama metodolojilerinde her sektör için farklı ağırlık faktörleri belirlenmiştir. Değerlendirmeler -yukarıda paylaşıldığı üzere- halka açık kaynaklara veya kurumların izni ile değerlendirmeye sunulmuş bilgilere dayalı olarak yapılmaktadır. Yapılan ölçümler değerlendirilen kurumun sürdürülebilirlikle ilgili hem nicel hem de nitel uygulamalarına odaklanmaktadır. Derecelendirme kuruluşları, ÇSY puanlarını oluşturmak için farklı kaynaklardan toplanmış farklı metrikler ve bunlara bağlı alt metrikler kullanır. Bu metrikler sürecin son aşamasında çevresel, sosyal ve yönetişim başlıklarında ayrı ayrı değerlendirilir. Her başlıkta yapılan değerlendirme sonucunda ortaya çıkan puanlar dikkate alınarak ana bir değerlendirme notu oluşturulur.
Puanlama yaklaşımları, yatırımın çevresel, sosyal yönlerine ve yönetişim bileşenine yönelik ilgili ölçüm kriterlerin belirlenmesi ve tanımlanmasıyla başlamaktadır. Örneğin çevresel etki analizine odaklanan faktörler arasında doğal kaynak kullanımı, karbon emisyonları, enerji verimliliği, kirlilik ve sürdürülebilirlik inisiyatiflerine verilen destek yer alabilir. Sosyal faktörler; göç, cinsiyet eşitliği, sağlık, eğitim ve insan hakları, veri gizliliği vb. kapsamı oldukça geniş toplumsal sorunları içerebilir. Yönetişim faktörleri; hissedar hakları, yapılan bağışlar, etik yönetim ve yönetici ücret tazminatlarına kadar birçok farklı kurumsal davranışı mercek altına alabilir. Bu kadar kapsamlı bir metodoloji karşısında yatırımcı kurumlar derecelendirme süreçlerinde genellikle dış danışmanlık hizmeti alarak ilerlemeyi tercih etmektedirler.
Yatırımcı perspektifinden bakıldığında sürdürülebilir finansmanı sadece ÇSY yatırımları olarak görmemek gerekir. ÇSY yatırımlarına ek olarak sosyal sorumlu yatırım (SSY) kavramı da yatırımcıların seçimlerini sürdürülebilirlik öncelikleriyle uyumlu hale getirmelerine yardımcı olan bir kavramdır. SSY, yatırımcılara sosyal ve çevresel öncelikleriyle uyumlu şirketlere yatırım yapmaları için bir çerçeve sunmaktadır. SSY, bir yatırımın sosyal etki alanına ve yatırımcıların beklentileriyle daha uyumlu olup olmadığına odaklanmaktadır. Yatırımın performans değerlendirmelerinde ÇSY faktörleri öne çıkarken, SSY’de ise yatırımcının değerleri ön plana çıkmaktadır. Örneğin bir yatırımcı için “sağlıklı yaşamı desteklemek” temel bir değer olarak belirlenmiş ise olası bir SSY stratejisi; fastfood, alkollü içecekler, tütün mamulleri veya sağlıksız atıştırmalık ürünler üreten şirketlere yatırım yapmaktan tamamen kaçınmak olacaktır. Öte taraftan, konuya ÇSY yatırımları perspektifinden bakıldığında durum biraz farklıdır; yatırım alacak kurumun sosyal ve yönetimşel politikaları beklentileri karşılıyorsa ve yatırımın çevresel etkileri de pozitif olarak değerlendirilmişse fastfood, tütün mamulleri veya alkollü içeceklerin üreticilerine yatırım yapılması bir sorun olarak değerlendirilmeyecektir.
ÇSY yatırımlarının bir nevi etki yatırımları olarak değerlendirildiğine yukarıda değinilmişti. Etki yatırımı ile yatırımcılar, küresel sürdürülebilirlik sorunlarını çözmeye adanmış girişimlere ve projelere yatırım yapmaktadırlar. Küresel Etki Yatırım Ağı (GINN – The Global Impact Investing Network), etki yatırımlarını tanımlarken dört ana özellikten bahsetmektedir. Bunlardan ilki yatırımın amacıdır. Yatırımlar, sosyal veya çevresel değişimi olumlu etkileme beklentisiyle yapılır. İkinci özellik ise yatırımın finansal getirisidir. Etki yatırımları kesinlikle bir tür hibe olarak değerlendirilmemelidir. Yatırımlar piyasadaki maliyetler ve fiyatlandırmalar göz önünde bulundurularak makul bir sermaye getirisi sağlamalıdır. Üçüncü özellik ise yatırımda farklı varlıkların kullanılması ve bunlardan beklenen getirilerin uyumlu olmasıdır. Dördüncü özellik ise yatırımın etkisinin somutlaştırılması ve ölçümüdür. Etki yatırımların oldukça yüksek bir şeffaflık düzeyine sahip olması beklenir. Yüksek şeffaflık ve kapsamlı raporlama yaklaşımıyla yatırımcıların finansal desteklerinin anlamlı bir değişim yaratmaya nasıl yardımcı olduğu net bir şekilde değerlendirilir.
ÇSY yatırımları, etki yatırımları veya sosyal sorumluluk odaklı yatırımlar tanımlamaları arasındaki sınır, yatırımların etkisinin çok yönlü olması ve sınırlarının belirgin olmamasından dolayı net bir şekilde çizilememektedir. Küresel çapta, hangi yatırım başlığında olursa olsun sürdürülebilir finans odaklı yatırımlar, yatırımcıların özellikle az gelişmiş pazarlarda erken aşamadaki girişimleri desteklemek için verdikleri tavizler nedeniyle (yatırım yapılan sektöre de bağlı olarak) daha düşük getiri sağlayabilmektedirler. Öte taraftan, finansal getiri sürdürülebilir finansman tarafında her zaman ilk öncelik olarak değerlendirilmemektedir. Toplumsal değişime hız vermek isteyen yatırımcıların sayısının artması, iklim değişikliği vb. küresel problemlerin olumsuz etkilerinin belirginleşmesi, sosyal eşitliği ve çevresel iyileşmeyi etkilemeye ilgisi olan yatırımcıların sayısının yükselmesi sonucunda, özellikle ÇSY yatırımları, sonuç odaklı yatırımlarla değişimi hızlandırmak için kısa vadeli finansal getiriden daha çok uzun vadeli değişime ve etkiye odaklanmaktadır.
Bugün gelinen noktada kurumlar ÇSY verilerini daha sağlıklı hesaplamak için dijital teknolojilerden daha fazla faydalanmakta, daha sağlıklı ölçümler ile ÇSY hedeflerini iyileştirmekte ve yatırımcılar nezdinde değerlendirme skorlarını yükselterek hızla büyüyen ÇSY yatırımlarından daha büyük bir pay alabilmektedirler.
Mevcut konjonktür dikkate alındığında ÇSY yatırımlarıyla ilgili iştahın hız kesmeden artacağı öngörülmektedir. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi yeni gelişen teknolojiler sayesinde daha kaliteli ÇSY verileri sağlandıkça ve yapılan değerlendirmeler yeni teknolojilerle geliştirildikçe, ÇSY yatırımlarının portföylerde daha yüksek bir oranda yer alması beklenmektedir. Gelişen ve hızlanan değerlendirme yapılarıyla birlikte ÇSY yatırımların sayısının önümüzde yıllarda geometrik olarak artacağı tahmin edilmektedir.