Escarus

Avrupa Birliği Enerji Fiyatları ve Arz Güvenliği

Paylaşım TarihiKasım 7, 2022

Enerji, üretimde zorunlu bir üretim faktörü olup bir ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınma potansiyelini yansıtan temel göstergelerden biridir. Dünyada ekonomik büyüme ile birlikte nüfus artışı devam ettikçe, enerjiye olan talep de artmaya devam edecektir. Küresel piyasalarda enerji maliyetlerindeki değişikliklerin, özellikle petrol ve doğal gaz ithal eden gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesi üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Nüfus ve gelir artışı, enerji talebinin arkasındaki en önemli itici güçtür.

Bu çerçevede, enerji talebinde 2020 ve 2021 yılları önem arz etmektedir. 2020 yılının Ocak ayında Çin’in Vuhan Eyaleti’nde tanımlanan ve yıl içerisinde tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi birçok yönden benzersiz olan ciddi bir küresel durgunluğu beraberinde getirirken 2021 yılı pandemi sonrası toparlanma yılı olarak karşımıza çıkmıştır.1 2021’in ikinci yarısından itibaren dünya genelinde emtia (ve ona bağlı olarak enerji) fiyatlarında yaşanan sıçrama, hem devletler hem de bireyler açısından üzerinde çokça ve dikkate düşünülmesi gereken bir durum haline gelmiştir.

COVID-19 sonrasında artan talep nedeniyle petrol, kömür ve doğal gaz ile birlikte elektrik fiyatları yükselmiş ve bu yükseliş 2022 yılında jeopolitik gelişmelerin de etkisi ile devam etmiştir. Nisan ayından sonra Avrupa ülkelerinde elektrik fiyatlarında rekor kırılmıştır. 2021 yılı Aralık ayında Fransa’da dört nükleer reaktörün kapanmasıyla beraber Almanya ve Fransa’da elektrik fiyatları artarak zirve değerlere ulaşmıştır. Bu dönemde elektrik fiyatının Almanya’da MWh başına 336 euroya, Fransa’da ise 540 euroya ulaştığı görülmüştür.2

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik askeri saldırısı, özellikle gaz ve petrol fiyatları üzerinde baskı oluşturarak, AB’deki enerji arz güvenliği konusunda panik yaratmış ve enerji piyasalarını ve emtia fiyatlarını dengesiz hale getirmiştir. Rusya’nın işgali ile birlikte, enerji piyasalarının daha da etkilenmesi doğrultusunda enerji fiyatlarında yeni artışlar meydana gelmiş, AB’nin enerji arzını güvence altına alma konusundaki kabiliyetine ilişkin endişeler de söz konusu olmuştur.3 Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz tedarikini kesmesinin ardından hazırlanan acil durum planı kapsamında bütün AB Üye Ülkeleri’nin gaz tüketimlerini %15 azaltmalarına karar verilmiştir.

Bir kısım AB ülkesi enerji krizi karşısında öncelikli olarak aşağıdaki önlemleri almıştır:

Almanya: 1 Eylül’den itibaren kamu binalarında ve çalışanların yoğun fiziksel iş yaptığı yerlerde maksimum ısıtma sıcaklığı 19°C’ye düşürülmüştür. Koridorlar gibi ortak alanlarda ısıtma tamamen kapatılacak ve el yıkamak için sıcak su imkânı verilmeyecektir. Özel sektör, binalarda minimum sıcaklıkları düşürmeye teşvik edilecektir.

Fransa: Evler ve ofisler maksimum 19°C’ye kadar ısıtılabilecek, kamu binalarında sıcak su olmayacak, reklam panoları geceleri aydınlatılmayacak, ısıtmalı veya klimalı dükkanlarda kapılar açık bırakılamayacak, yüzme havuzlarında ve spor salonlarında sıcaklıklar azaltılacak ve mağazalar aydınlatmalarını kısacaktır.

İspanya: Kamu binalarında, mağazalarda, kültürel alanlarda ve toplu taşıma istasyonlarında soğutma-ısıtma yükü azaltılacak ve bu kapsamda sıcaklık yazın en fazla 27°C’ye kadar düşürülebilecek, kışın 19°C’ye kadar çıkarılabilecektir. Kamu binalarında ve mağazalardaki aydınlatmalar akşam 10.00’da otomatik kapanacaktır.4

Avrupa Birliği Komisyonu, enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için “REPowerEU” planını hazırlamıştır. Planda, 2030 yılı için;

  • Halihazırdaki AB enerji verimliliği hedefinin %9’dan %13’e yükseltilmesi ve
  • AB yenilenebilir enerji hedefinin (enerji arzındaki yenilenebilir payının) %40’tan %45’e yükseltilmesi teklif edilmiştir.5

Avrupa için ekonomik, güvenli ve sürdürülebilir enerji planı olarak adlandırılan bu plan AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçasıdır. REPowerEU, Avrupa’yı 2030’dan önce Rus fosil yakıtlarından bağımsız hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Diğer yandan bir diğer karar organı olan Avrupa Parlamentosu, bununla birlikte AB Üye Ülkeleri’nin;

  • Enerji verimliliği uygulamalarını artırmak için 2030 yılında ölçülecek nihai enerji tüketimlerini 2007 yılına kıyasla en az %40 azaltmasını,
  • 2030 için belirlenen yenilenebilir enerji hedefini %40’tan %45’e çıkarmasını istemiştir.

AB Üye Ülkeleri’nin enerji bakanları, elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışa karşı alınacak önlemleri görüşmek üzere 30 Eylül’de Brüksel’de olağanüstü bir toplantı gerçekleştirmiştir. Yüksek enerji fiyatlarını ele alan Acil Durum Yönetmeliği hazırlanmış ve bu yönetmelik ile Aralık 2022’den Mart 2023’e kadar uygulanacak acil önlemler devreye alınmıştır.6

AB Üye Ülkeleri’nin kabul ettiği ve 1 Aralık 2022 itibarıyla uygulanacak Acil Durum Yönetmeliği 3 temel önlemi barındırmaktadır. Bunlar aşağıda listelenmekte ve açıklanmaktadır:

  • Enerji Tüketimini Azaltma ÖnlemleriToplam elektrik tüketiminin %10’u kadar gönüllü azaltma hedefi ve yoğun saatlerdeki elektrik tüketiminin %5’i oranında zorunlu azaltma hedefi konulmuştur. Bu iki hedef için, Üye Ülkeler tüketimi azaltmak yönünde uygun önlemleri kendileri seçecektir. 2023 Mart sonuna kadar hedeflenen bu önlemler devam edecektir.
  • Elektrik Üreticilerinin Gelirinin SınırlandırılmasıMarjinal maliyeti düşük elektrik santralleri için piyasa gelirlerinin 180 euro/MWh ile sınırlanması önlemi belirlenmiştir. Bu önlemin nedeni, kömür ve gazın şu anda elektriğin nihai fiyatını şişiren fiyat belirleyici marjinal kaynaklar olmasıdır. 2023 Haziran sonuna kadar bu önlem kalacaktır.
  • Fosil Yakıt Sektöründen Dayanışma Vergisi AlınmasıÜye Ülkeler’in, ham petrol, doğal gaz, kömür ve rafineri sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelerin kârlarına zorunlu ve geçici bir “dayanışma katkısı” koyma önlemi belirlenmiştir. Bu “dayanışma katkısı”, 2022’de ve/veya 2023’te başlayan mali yılda, önceki dört yılın ortalama kârına kıyasla %20’den fazla kâr eden şirketlerden alınacaktır.7

Enerji arz güvenliği, bir ülkenin hem politik hem ekonomik faaliyetleri için en önemli dinamiklerinden birisidir. AB ülkeleri, diğer bütün ülkelerde olduğu gibi yaşamsal fonksiyonlarının sürdürülebilirliği ve ekonomik büyüme için enerji kullanımına ihtiyaç duymaktadır. Bilindiği üzere AB, doğal gaz tüketiminin önemli kısmını Rusya’dan ithal etmektedir ve Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi olmasının yanı sıra AB ülkelerinin ana doğal gaz tedarikçisidir. Ancak, Rusya’nın zaman zaman vanaları kapatarak Avrupa’ya giden doğal gaz akışını kesintiye uğratması, AB’nin enerji arz güvenliğini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, AB’nin, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ve enerji arz güvenliğini temin etmek amacı kapsamında Güney Gaz Koridoru projesinin önemi de tekrardan gözler önüne serilmiştir. Güney Gaz Koridoru’nun amacı, Hazar Denizi’ndeki (ve mümkün olursa İran dahil diğer güney ülkelerindeki) doğal gaz kaynaklarını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırmaktır. Bu koridor ile Avrupa ülkelerine doğal gaz arzının güvenliğinin yanında kaynak ve ülke çeşitlenmesi sağlamış olacaktır. AB ülkelerinin enerji güvenliği için fosil yakıtlara bağımlılığını da azaltmaları gerektiği görülmektedir. AB Üye Ülkeleri, yenilenebilir enerji hedeflerini güncellemiş ve süreci hızlandıracaklarını belirtmişlerdir.

Enerjiye erişim koşullarını belirleme veya bu koşullara etki etme arayışları, devletleri her geçen gün daha sık karşı karşıya getirir hale gelmiştir. Bu süreçte, enerji arz güvenliğinin sağlanmasında ve enerji ticaretinin güvence altına alınmasında bir taraftan devletlerarası ilişkiler hiç olmadığı kadar özelleşirken, şirketler arası ilişkilerde de devlet benzeri reflekslerin gelişmekte olduğuna tanıklık edilmektedir. Bu bağlamda, her geçen gün daha da önem kazanan enerji diplomasisi, enerji sektörünün yanı sıra genel dış siyasetin şekillenmesine de etki etmektedir. Özellikle enerji ilişkileri hem ekonomik hem politik ilişkilerden oldukça farklı seyretmektedir ki bu uluslararası ilişkiler disiplini açısından gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktadır. Arz güvenliğinin sağlanmasında en az arz yönlü politikalar kadar talep yönlü politikalar da yaygınlık kazanmaktadır. Talep yönlü politikaların merkezinde enerji verimliliği yer almaktadır. Enerji verimliliği, genel kamuoyu nezdinde çoğu kere enerji tasarrufu olarak algılanmaktadır. Başlı başına bir kavramsal içeriği sahip olan enerji verimliliği konusunda gerekli toplumsal bilincin oluşturulması, enerji temini ve tüketiminde rasyonelliğin artmasına katkı sağlayacaktır.8

Dipnotlar:
1) TSKB Dünya Enerji Görünümü Raporu-2021
2) https://www.bloomberght.com/avrupa-elektrik-fiyatlarinda-yeni-zirve-2294457
3) https://temizenerji.org/2022/07/18/ulkelerin-elektrik-uretimindeki-yenilenebilir-enerji-payinin-artmasi-yasanabilecek-emtia-fiyat-artislarindan-etkilenmelerini-onler-mi/
4) https://www.dunyaenerji.org.tr/avrupa-ulkeleri-enerji-krizine-karsi-kemer-sikiyor/
5) https://www.iklimhaber.org/ab-komisyonu-yenilenebilir-enerji-icin-2030-hedefini-yuzde-45e-yukseltiyor/
6) https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2022/09/30/council-agrees-on-emergency-measures-to-reduce-energy-prices/
7) https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=COM%3A2022%3A473%3AFIN
8) https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/04/EnerjiArzGuvenligi_ve_VerimliligiOzelIhtisasKomisyonuRaporu.pdf

Mertcan Bilgin

Mertcan Bilgin