Escarus

İklim Adaleti: İklim Değişikliğiyle Mücadelede Kadının Rolü

Paylaşım TarihiHaziran 3, 2025

İklim değişikliği, çevresel bir mesele olmanın ötesinde, ekonomik ve toplumsal yapıları da derinden etkileyen küresel bir fenomendir. Söz konusu fenomenin en derin izlerini toplumsal yapıların en kırılgan gruplarında gözlemlemek mümkündür. Başka bir deyişle, iklim değişikliğinin yarattığı toplumsal eşitsizlikler gün geçtikçe daha dikkat çekici bir sorun haline gelmekte ve bu eşitsizlikler en çok kadınlar, çocuklar veya azınlıklar gibi grupları etkilemektedir. İklim değişikliğinin en savunmasız insanlar üzerindeki yüküne odaklanan iklim adaleti; yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde yüklerin daha eşit ve adil bir şekilde dağıtılmasını teşvik ederek savunmasız kesimlerin haklarını korumayı esas almaktadır.[1] Dolayısıyla, iklim adaleti; gelişmiş ülkelere (küresel kuzey) yol açtıkları sosyo-ekonomik ve ekolojik krizler nedeniyle dünyanın diğer yarısına karşı bir “iklim borcu” yüklemekte, diğer yandan bu krizlerin en ağır şekilde etkilediği toplumlarda toplumsal eşitliği güçlendirme amacı gütmektedir.[2]

İklim değişikliğinin; toplumsal cinsiyet rolleri, ekonomik bağımlılık ve sınıfsal konumlar gibi faktörlerle bağlantılı olarak, %49,7’lik oranla dünya nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan kadınları olumsuz yönde etkilediği yadsınamaz bir gerçektir.[3] Bilhassa tarım sektörü, düşük ve alt-orta gelirli ülkelerde kadınlar için en önemli istihdam alanlarından biridir.[4] Tarımın görünmez gücü olarak nitelendirilen kadınlar, dünyada tarımsal işgücünün %43’ünü oluşturmaktadır; Türkiye’de 2024 yılında tarım sektöründe istihdam edilen bireylerin %42’si de dünyadakine benzer şekilde kadınlardır.[5] [6]Bu durum, kadınların kırsal ekonomilerdeki kritik rolünü vurgulamanın yanı sıra, onların genellikle düşük ücretli, güvencesiz ve iklim krizinin tetiklediği çevresel felaketlere karşı daha savunmasız koşullarda çalıştığını da göstermektedir. Böylelikle iklim değişikliği, hem çevresel krizlerin daha ağır sonuçlar doğurmasına yol açmakta hem de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yıkıcı etkisini pekiştirmektedir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tarafından hazırlanan The Unjust Climate Raporu’nda, ortalama sıcaklıkların 1°C artması durumunda, kadın reisi olan hanelerin gelirlerinin erkek reisi olan hanelere kıyasla %34 oranında azalacağı öngörülmektedir.[7] Söz konusu ihtimal, halihazırda yoksulluk çekmekte olan, temiz suya ve sağlıklı gıdaya erişim konusunda sıkıntı yaşayan aileler için oldukça büyük bir kayıptır. Buna ek olarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle bağlantılı şekilde, kadınların daha fazla bakım yüküne sahip olması, bahse konu ailelerdeki kadınların hem ev içinde hem de ev dışında daha çok çalışmasına yol açmaktadır.

Küresel iklim değişikliğinin belki de en gözlenebilir ve hissedilebilir fiziksel yansımalarından biri de giderek sıklaşan şiddetli hava olayları ve doğal afetlerdir. Kadınların, tıpkı tarım sektöründe olduğu gibi, ekonomik ve sosyal açıdan daha dezavantajlı konumda olduğu bölgelerde doğal afetlerden etkilenme oranları da artmaktadır. Diğer bir deyişle; barınma, beslenme, sağlık, eğitim görme ve çalışma özgürlüğü gibi temel hak ve hizmetlere erişimde engellerle karşılaşan kadınlar deprem, sel, orman yangınları ve kuraklık gibi doğal afetlerin yıkıcı sonuçlarına daha çok maruz kalmaktadır. Günümüzde hala geçerli olan toplumsal cinsiyet normları, sosyo-kültürel yapı ve ekonomik dinamikler, kadınların iklim değişikliği sebebiyle karşılaştığı söz konusu zorlukları daha da şiddetlendirmekte olup küresel mücadeledeki kapsayıcılığa zarar vermektedir.

Bu noktada, iklim adaleti ve toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki karşılıklı ilişki daha da belirginleşerek iklim değişikliğiyle mücadelede hesaba katılması gereken kritik unsurları gözler önüne sermektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı basmakalıp yargıları değiştirmeyi ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemeyi amaçlayan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW); afet risklerini azaltma ve iklim değişikliğiyle uyum politikalarının eşitlik, ayrımcılık yasağı, katılım, güçlendirme, hesap verebilirlik ve adalete erişim konularına dayandırılması gerektiğini savunmaktadır.[8] Sözleşmenin öngördüğü çerçeve ile iklim değişikliği kapsamında toplumsal cinsiyete duyarlı politikaların geliştirilmesi ve iklim adaletinin sağlanması hususunda önemli bir alan açılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, kadınların iklim değişikliğiyle mücadelede daha aktif ve etkili biçimde yer alabilmelerini sağlamak; yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmekle kalmayan ve aynı zamanda iklim direncini de güçlendirecek yapısal bir dönüşüm olarak değerlendirilmelidir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2024 yılında yayınladığı rapora göre, İspanya’nın benimsediği adil geçiş stratejisi iklim değişikliğine bağlı toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri azaltmaya yönelik önlemler içermektedir. Bahse konu önlemler arasında;

  • Kadınların yeşil ekonomideki istihdamını artırmak amacıyla teşvik edilmesi,
  • Ekonomik sektörlerin ekolojik geçiş sürecindeki durumunu, eğilimlerini ve gelişimini izlemek için cinsiyete göre ayrıştırılmış verilerin kullanılması,
  • Kırsal alanlarda yeşil işlerin yaratılmasına özel destek sağlanması; bu bağlamda özellikle gençlerin ve kadınların istihdamı ile kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi,
  • Kadınların -değişimin öncelikli aktörleri olarak- katkılarına görünürlük kazandırılması,

yer almaktadır. [9] Adil geçiş stratejisi kapsamında tahsis edilen finansman, toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan projelere öncelik tanımakta ve özellikle kadın istihdamını destekleyen, kadınların öncülüğünde gelişen ekonomik dönüşüm girişimlerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, kadınların bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimini artırmaya yönelik altyapı yatırımları da stratejik hedefler arasında yer almaktadır.

Stratejinin diğer önemli bileşenleri arasında, kadınların iş gücü piyasasına daha etkin katılımını sağlamak amacıyla çeşitli yapısal düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin; yaratılan istihdamın %25 ila %30’unun işsiz kadınlara tahsis edilmesi yönündeki yükümlülük, kadın girişimciliğini geliştirmeye yönelik özel eğitim programlarının sunulmasının ve genel olarak adil geçiş sürecine toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin entegre edilmesinin önemi açıkça vurgulamaktadır.[10]

İklim değişikliğiyle mücadelenin eşitlikçi ve adil temellere dayandırılması, başka bir deyişle iklim adaletinin sağlanması, ancak kadınların bu mücadelenin önemli aktörleri olarak dikkate alınmasından geçmektedir. Birleşmiş Milletler’in “kimseyi geride bırakmama (leave noone behind)” ilkesiyle paralel biçimde, kapsayıcı karar alma süreçlerinin de iklim değişikliği çözümleriyle ilgili daha etkili ve adil sonuçlara ulaşılmasında kritik bir rol oynadığı anlaşılmaktadır.[11]

Sonuç olarak, iklim krizini salt bir çevresel sorun olarak ele almanın asla yeterli olmadığı, söz konusu krizin toplumsal cinsiyet rolleriyle iç içe geçmiş sosyo-ekonomik dinamiklerinin de iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında gözetilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, gerek ev içi gerek ev dışında, kadınların faaliyet gösterdiği her alanda onların iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü desteklemek daha adil, eşit ve sürdürülebilir bir dünyaya doğru atılacak önemli bir adım olacaktır.

Dipnotlar

  1. Ilık Bilben, M. S. (2018). Yeni Bir Toplumsal Düzenin Doğum Sancısı: İklim Adalet(sizliğ)i ve Hak Temelli Yaklaşımın Önemi. Mediterranean Journal of Humanities, 8(1), ss.213-226. Şu adresten erişilebilir: https://www.researchgate.net/publication/326063910_Yeni_Bir_Toplumsal_Duzenin_Dogum_Sancisi_Iklim_Adaletsizligi_ve_Hak_Temelli_Yaklasimin_Onemi. Son erişim tarihi: Mart 2025.
  2. McKinney, L. A., & Fulkerson, G. M. (2015). Gender Equality and Climate Justice: A Cross-National Analysis. Social Justice Research, 28(3), ss.293-317. Şu adresten erişilebilir: https://doi.org/10.1007/s11211-015-0241-y. Son erişim tarihi: Mart 2025.
  3. UN Department of Economic and Social Affairs. (2022). World Population Prospects 2022: Summary of Results. Şu adresten erişilebilir: https://www.un.org/development/desa/pd/sites/www.un.org.development.desa.pd/files/undesa_pd_2022_wpp_key-messages.pdf. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  4. Kantar Davran, M., vd. (2023). Kırsal ve Tarımsal Yaşamda Kadın. İksad Yayınevi, Ankara, s.6. Şu adresten erişilebilir: https://iksadyayinevi.com/wp-content/uploads/2023/11/Kirsal-ve-Tarimsal-Yasamda-Kadin.pdf. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  5. Kantar Davran vd., a.g.e., s.6.
  6. Türkiye İstatistik Kurumu. (2025). İşgücü İstatistikleri, 2024. Şu adresten erişilebilir: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Istatistikleri-2024-54059#:~:text=2024%20y%C4%B1l%C4%B1nda%204%20milyon%20827,ki%C5%9Fi%20hizmet%20sekt%C3%B6r%C3%BCnde%20istihdam%20edildi. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  7. FAO. (2024). The Unjust Climate – Measuring the impacts of climate change on rural poor, women and youth. Şu adresten erişilebilir: https://doi.org/10.4060/cc9680en. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  8. UN. (2018). General recommendation No. 37 on the gender-related dimensions of disaster risk reduction in the context of climate change. Şu adresten erişilebilir: https://docs.un.org/en/CEDAW/C/GC/37. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  9. ILO. (2024). Gender, Equality and Inclusion for a Just Transition in Climate Action: A Policy Guide. s.10-11. Şu adresten erşilebilir: https://www.ilo.org/publications/gender-equality-and-inclusion-just-transition-climate-action. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
  10. ILO., a.g.m., s.11.
  11. UNFCCC. (2024). Progress, challenges, gaps and priorities in implementing the gender action plan, and future work to be undertaken on gender and climate change. Şu adresten erişilebilir: https://unfccc.int/sites/default/files/resource/sbi2024_11.pdf. Son erişim tarihi: Nisan 2025.
DİLAN PERKTAŞ

DİLAN PERKTAŞ