Escarus

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Finans Sektörü

Paylaşım TarihiAralık 5, 2016

Sürdürülebilirlik günümüzde hem küresel kalkınma girişimleri hem de özel sektörün sorumlu yatırım kavramlarıyla eşgüdümlü olarak her geçen gün daha fazla oyuncu tarafından benimsenmektedir.

Sürdürülebilirlik, hem kamu hem de özel sektör olmak üzere toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren bir konudur.

Birleşmiş Milletler (United Nations – UN)’in 2000 yılında yayınlayarak 2015 yılına kadarki süreçte geçerli olan Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri (United Nations Millenium Development Goals – UNMDG), 2015-2030 yıllarını kapsayacak süreçte Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (Sustainable Development Goals – SDGs) adıyla yeniden düzenlemiştir. Küresel kalkınma hedeflerinde sürdürülebilirlik isminin açıkça belirtilmesi, önümüzdeki dönemde sürdürülebilirliğin uygulama alanlarının artacağını işaret etmektedir.

Bu kapsamda üye devletlerce, Rio+20 Konferansı’nda, önümüzdeki 15 yıl boyunca uygulanması öngörülen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 29 Eylül 2015 tarihinde belirlenmiş olup aşağıdaki gibi sıralanmaktadırlar:

  1. Her yerde ve her çeşit yoksulluğun son bulması,
  2. Açlığın sona ermesi, gelişmiş besin güvenliği sağlanması ve sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesi,
  3. Sağlıklı yaşam ve her yaşta saadetin sağlanması,
  4. Eğitimde adil kalite sağlanması, hayat boyu öğrenimin teşvik edilmesi,
  5. Cinsiyet eşitliğine ulaşma ve tüm kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi,
  6. Herkes için su ve sıhhi tesisat mevcudiyeti ve sürdürülebilir kullanımı sağlanması,
  7. Herkese göre makul fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerji sağlanması,
  8. Herkes için sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik büyüme, tam ve üretken istihdam ve nezih iş sağlanması,
  9. Dirençli altyapı oluşturulması, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşme ile yeniliğin teşvik edilmesi,
  10. Ülkeler içinde ve arasındaki eşitsizliğin azaltılması,
  11. Şehirlerin ve yerleşim yerlerinin kapsayıcı, güvenli, nezih ve sürdürülebilir hale getirilmesi,
  12. Sürdürülebilir tüketim ve üretimin sağlanması,
  13. İklim değişikliği ve bunun etkilerine karşı acil önlemlerin alınması,
  14. Okyanuslar, denizler ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması,
  15. Ekosistemin korunması, yeniden oluşturulması ve sürdürülebilir biçimde kullanılması, çölleşmeye karşı mücadele edilmesi; toprak bozulmasının durdurulması ve tersine çevrilmesi biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulması,
  16. Barışçıl ve kapsayıcı toplumların sürdürülebilirlik açısından teşvik edilmesi, herkesin adalete ulaşmasının sağlanması ve her seviyede etkili, sorumlu ve kapsayıcı kuruluşların oluşturulması,
  17. Uygulama araçlarının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma adına küresel ortaklıkların canlandırılması.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılabilmesi için en büyük engellerden bir tanesi finansman yapılarının oluşturulması gerekliliğidir. 2000 yılında Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin belirlenmesinin ardından finansman yapılarının ivedi olarak oluşturulmaması kaynaklı yaşanan sorunlarının önüne geçilmesi için Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası Sürdürülebilir Kalkınma Finansmanı Uzmanları Komitesi (UN Intergovernmental Committee of Experts on Sustainable Development Finance) ve Dünya Bankası konferanslar gerçekleştirmiş ve Ağustos 2014 tarihinde bir rapor yayınlamıştır. Söz konusu çalışmalar Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin finansmanı sürecine ışık tutmayı hedeflemektedir.

Bu kapsamda belirlenen temel finansman sorunlarının ortadan kaldırılması için fakir ülkelerin vergi yaratma yeteneklerinin geliştirilmesi, kalkınmayı destekleyici projelerin finansmanı sürecine kaldıraç etkisi ve risk azaltımı sağlanması amacıyla özel sektörün de kapsama dahil edilerek kamu-özel ortaklıkların oluşturulması, inovatif finansman mekanizmaları yaratılarak (karbon pazarları, karbon fiyatlama v.b.) yatırımcılar ve ulusal varlık fonlarının ilgisinin çekilmesidir. Ayrıca daha güçlü bir özel sektör yaratılması için mikro-küçük-orta işletmelerin finansman kaynaklarına erişiminin kolaylaştırılması önerileri sunulmaktadır.

Söz konusu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için özellikle 2030 yılına kadar olan dönemde ciddi bir finansman ihtiyacı söz konusu olacaktır. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development – UNCTAD) 2014 raporuna göre, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini finanse edebilmek için dünya çapında yıllık 5-7 trilyon dolarlık finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu 3,9 trilyon dolarlık miktarın ancak 1,4 trilyon doları sağlanabilmektedir. Bu da finansman ihtiyacında ciddi bir açık olduğunu göstermektedir. Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – IEA), enerji ve enerji verimliliği projelerinin finanse edilebilmesi için gereken miktarın 2013’de yıllık 1,7 trilyon dolardan 2035’e kadar yıllık 2,5 trilyon dolara ulaşacak kadar yükselebileceğini tahmin etmektedir. Ayrıca ulaşılabilir ve temiz enerji yıllık kalkınma hedefi maddesi kapsamındaki küresel elektrik enerjisine erişim için gereken miktar yıllık 44 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change – IPCC)’ye göre, düşük karbonlu enerji yatırımları için gereken miktarın 2019 yılına kadar yıllık 1,9 trilyon dolara kadar yükselmesi gerekirken, 2025’den sonra sadece gelişmekte olan ülkeler için gereken miktar 150 milyar dolar olacaktır. Uzun dönemli altyapı yatırımları için 2020 yılına doğru giden ivmeyle 10 trilyon dolarlık finansman açığı oluşma riski bulunmakta, yeşil yatırımlar için ayrıca bu miktarın %4’üne ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu şekilde sürdürülebilir kalkınmayı finanse edebilmek için, finansman ve yatırım sisteminde köklü değişikliklere ihtiyaç duyulacaktır. Özellikle yatırımların verimliliklerini ve sürdürülebilirliklerini arttırmak için bazı alanlardaki yatırımların azaltılması (fosil yakıtlar gibi) söz konusu olacaktır.

Sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı, farklı noktalardan edinilen kaynakların hükümetler, iş dünyası, finansal kurumlar ve sivil toplum gibi çok farklı paydaşların katılımıyla verimli bir şekilde kullandırması ile gerçekleştirilebilecektir. Her ne kadar özel sektörde çevresel, sosyal ve yönetişim konularının karar verme süreçlerine dahil edilmesi konusunda farkındalık artıyor olsa da Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaktaki başarı söz konusu çevresel, sosyal ve yönetişim konularının şirket operasyonlara entegre ve konunun şirketlerin orta ve uzun vadeli stratejik planlarında yer almasıyla tam olarak sağlanabilecektir.

Melis Bitlis

Melis Bitlis