Escarus

Türkiye’nin İlk İklim Kanunu: Hazırlık Süreci, İçeriği ve Kamuoyundaki Tartışmalar

Paylaşım TarihiKasım 6, 2025

“İklim” terimi, yeryüzünün herhangi bir bölgesinde uzun yıllar boyunca gözlemlenen tüm hava olaylarının ortalama durumu anlamına gelmektedir.1 Ortaklaşa yürütülen faaliyetlerin bir sonucu olan bu işteş sistem, küresel atmosferin bileşimini bozan insan kaynaklı etkiler nedeniyle zaman içerisinde değişikliğe uğramaktadır. “İklim değişikliği” olarak adlandırılan bu süreç2, -bazı iddiaların aksine- spekülatif bir konu değildir ve hem bilimsel verilerle hem de günlük yaşantımızdaki somut delillerle kendini açıkça göstermektedir.

İklim değişikliği sebebiyle giderek artan risklerin büyüklüğü; yalnızca çevresel alanda değil, ekonomik ve toplumsal düzeyde de etkili ve kapsayıcı bir yanıtı zorunlu kılmaktadır. Bu doğrultuda, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de iklim politikalarını (iklim değişikliğiyle mücadele, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletme, iklim değişikliği nedeniyle oluşacak yeni şartlara uyum ve bu şartların doğuracağı risklere karşı hazırlık için oluşturulacak politikalar) daha güçlü ve bağlayıcı araçlarla şekillendirme ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyacın bir yansıması olarak gündeme gelen İklim Kanunu, teklif aşamasından itibaren toplumun geniş kesimlerinin dikkatini çekmiş, çeşitli yorum ve kafa karışıklıklarını da beraberinde getirmiştir. Bu yazıda, Türkiye’yi İklim Kanunu hazırlık sürecine götüren dinamikler, kanunun temel başlıkları ve kamuoyundaki tartışmalar ele alınacaktır.

İklim Kanunu Hazırlık Sürecinin “Görünen” Arka Planı

İklim Kanunu’na yönelik ilk adımlar, Dünya Bankası iş birliğiyle 2013–2021 yıllarını arasında yürütülen Piyasa Hazırlık Ortaklığı (Partnership for Market Readiness – PMR) projesi kapsamında atılmıştır. Temel hedefi Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulumuna zemin sağlamak olan PMR projesi çerçevesinde İklim Kanunu başlığı altında teknik planlama yapılmış, karar mekanizmaları ve yasama düzenine ilişkin ön çalışmalar gerçekleştirilmiştir.3

İklim Kanunu gerekliliğinin somut bir ihtiyaç haline gelmesinde ise Türkiye’nin 2021 yılında Paris Anlaşması’nı onaylaması ve ardından güncellenen Ulusal Katkı Beyanı (Nationally Determined Contribution – NDC) doğrultusunda ülke hedeflerini hukuki bir zemine oturtma iradesi etkili olmuştur. 27. Taraflar Konferansı (Conference of the Parties – COP) sonrasında, daha önce “niyet edilmiş” (intended) statüsünde bulunan NDC’nin güncellenmesiyle birlikte Türkiye, 2030 yılına kadar baz senaryoya göre öngörülen artıştan %41 oranında emisyon azaltım hedefi açıklamış; 2053 net sıfır emisyon hedefi istikametinde bir iklim değişikliği hareketi başlatmıştır.4 Bu gelişmeler, küresel ısınmayı sınırlandıran senaryolarla uyumlu bir kalkınma modeli benimsenmesi ve uluslararası ekonomi-ticaret politikalarına entegre olunması yönündeki reform ihtiyacını daha da görünür kılmıştır.

Devam eden süreçte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ismi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” olarak değiştirilmiş, Bakanlık bünyesinde İklim Değişikliği Başkanlığı kurulmuş ve böylece yeni dönemin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir kurumsal yapı oluşturulmuştur. Taslak çalışmaları sürecinde, kanun içeriğine yön/katkı veren çeşitli strateji ve politika belgeleri de hazırlanmıştır. Bu belgeler arasında İklim Şûrası Komisyon Tavsiye Kararları5, 12. Kalkınma Planı (2024–2028)6, Orta Vadeli Program (2024–2026)7, Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve II. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı8 ile İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (2024–2030)9 öne çıkmış; söz konusu dokümanlar yasal düzenleme ihtiyacının pekiştirilmesine önemli katkılar sağlamıştır.

Tüm bu çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan Türkiye’nin ilk İklim Kanunu taslağı, 20 Şubat 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunulmuştur. Taslak, görüşmeler sırasında farklı paydaş gruplarından gelen değerlendirmeler nedeniyle geçici olarak geri çekilmiş, ardından yeniden ele alınarak TBMM gündemine taşınmıştır. 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren düzenleme, 9 Temmuz 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.10

İklim Kanunu’nu Hızlandıran Faktör: Avrupa Yeşil Mutabakatı

Avrupa Birliği (AB), tarihsel olarak iklim değişikliğiyle mücadelede iddialı politikaları benimseyen öncü bir aktör olmuştur. 1992’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni11 imzalayan ve 1997’de Kyoto Protokolü’ne12 taraf olan AB, 2015’te Paris Anlaşması’nı13 da kabul ederek küresel iklim hedeflerine bağlılığını pekiştirmiştir. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu, 2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (AYM) ortaya koymuş ve 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefini ilan etmiştir. AB’nin yeşil dönüşüm stratejisi olan AYM yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir dönüşüm modeli olarak kurgulanmıştır. Bu strateji AB üyesi ülkelerin yanı sıra, yakın ticari ilişkileri bulunan diğer ülkeleri de ilgilendiren sürdürülebilir bir ekonomik model inşa etmeyi amaçlamaktadır.14

AYM’nin en etkili araçlarından biri olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), AB içinde üretilen ürünler için öngörülen karbon maliyetine eşdeğer bir emisyon maliyetinin, üçüncü taraf ülkelerden ithal edilen ürünlere de uygulanmasını gerektiren bir sistemdir. Bu mekanizma, AB’ye ithal edilen ürünlerden kaynaklanan emisyonların azaltılmasını ve çevre düzenlemeleri daha zayıf olan ülkelere karşı rekabet dezavantajlarının önlenmesini hedeflemektedir. Türkiye gibi üretim süreçlerinde fosil yakıta dayalı enerji yoğun sektörlerin (çimento, demir-çelik, alüminyum, tekstil, beyaz eşya vb.) ağırlıklı olduğu ekonomilerde, SKDM ihracat maliyetlerini doğrudan etkileyebilecek bir mekanizma haline gelmektedir.15

Türkiye gerek jeopolitik konumu gerekse ekonomik paylaşımları doğrultusunda AB düzenlemelerinin etkisini en yakından ve en yüksek düzeyde hisseden ülkelerden biridir. Türkiye’nin 2024 yılı ihracat verilerine göre toplam ihracatın yaklaşık %43’ü AB üyesi ülkelere yapılmıştır. AB üyesi olmayan diğer Avrupa ülkeleri de dahil edildiğinde bu oran yaklaşık %53’e yükselmekte ve Türkiye’nin ihracatının yarıdan fazlasının Avrupa’ya yöneldiği görülmektedir. 2025 yılının ilk dokuz ayına ilişkin veriler ise bu oranın yaklaşık %55’e ulaştığını göstermektedir.16 Türkiye’nin AB ile ticari ilişkilerini aynı düzlemde sürdürebilmesi için hem SKDM mevzuatıyla hem de AYM üzerinden şekillenen diğer AB düzenlemeleriyle uyumlu bir ulusal iklim politikası geliştirmesi öncelikli hale gelmiştir. Diğer yandan, Türkiye’nin kendi karbon fiyatlandırma mekanizmasını oluşturması; SKDM kapsamında doğacak karbon ödemelerinden kaçınılmasını, bir ETS vasıtasıyla ülke içinde tutulan vergi tutarlarının yeşil yatırımlara yönlendirilmesini sağlayacaktır. Hiç şüphe yok ki ETS’den elde edilecek gelirlerin yeşil dönüşüm yatırımlarına kaynak yaratacak şekilde kullanılması önem arz etmektedir.

İklim Kanunu’nun İçeriği ve Genel Çerçevesi17

Üç kısımdan oluşan İklim Kanunu’nun ilk kısmı kanunun amacını, kapsamını tanımlamakta, temel kavramları sunmakta ve uygulanmasına ilişkin genel ilkeleri düzenlemektedir. Bu kapsamda, İklim Kanunu’nun amacı; Türkiye’nin yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleyi yasal bir çerçeveye oturtmaktır. Kanun; sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, bunlara ilişkin planlama ve uygulama araçları, izin, denetim, gelir ve teşvik mekanizmaları ile kurumsal yapının esaslarını kapsamaktadır. “Adil geçiş”, “iklim adaleti”, “Emisyon Ticaret Sistemi”, “karbon kredisi”, “Türkiye Yeşil Taksonomisi” ve “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” gibi iklim politikalarına yön verecek temel kavramlar da bu bölümde tanımlanmaktadır.

Kanun, iklim değişikliğiyle mücadelede eşitlik, sürdürülebilirlik, katılım, şeffaflık, ihtiyatlılık, adil geçiş ve iklim adaleti ilkelerini esas alarak hazırlanmıştır. Kamu kurumları, özel sektör ve bireyler, bu kanun doğrultusunda alınan tedbirlere uymakla yükümlü kılınmıştır. İzleme, koordinasyon ve veri paylaşımının merkezi sorumluluğu İklim Değişikliği Başkanlığı’na verilmiş olup Başkanlık, kurumlar arası koordinasyonu sağlamak, sera gazı emisyonlarını izlemek ve karbon piyasasına ilişkin mekanizmaları düzenlemekle görevlendirilmiştir.

Kanunun ikinci kısmı, düzenlemenin en kapsamlı bölümü olup iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin uygulama alanlarını ele almaktadır. Bu bölümde; sera gazı emisyonlarının azaltımı, iklim değişikliğine uyum, planlama ve uygulama araçları ile karbon fiyatlandırma sistemine yönelik hükümler yer almaktadır. Aşağıdaki tablo, bu bölümdeki temel düzenlemeleri ve ilgili süreçlerin genel çerçevesini özetlemektedir.

Kanunun son kısmı olan üçüncü kısım ise iklim politikalarının finansal ve idari temelini oluşturmaktadır. Emisyon izinleri, tahsisat satışları ve idari para cezalarından elde edilecek gelirler, yalnızca yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele faaliyetlerinde kullanılacaktır. Sera gazı emisyon raporlarının sunulmaması, izinsiz faaliyet yürütülmesi veya ETS yükümlülüklerinin ihlali durumunda idari para cezaları ve faaliyet durdurma yaptırımları uygulanacaktır. Ayrıca, Cumhurbaşkanı’na yürütme yetkisi verilmekte, ETS için pilot bir geçiş dönemi öngörülmekte ve yerel iklim eylem planlarının belirli bir takvim içinde tamamlanması şartı getirilmektedir.

Kamuoyundaki Tartışmalar ve Dezenformasyon

İklim Kanunu, kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve farklı kesimlerden gelen görüşlerle tartışma konusu olmuştur. İklim odaklı sivil toplum kuruluşları ve çevresel duyarlılığı yüksek paydaşlar; kanunun istatistiksel ve meteorolojik verilere dayanan, bilimsel danışma mekanizmaları içeren, sera gazı azaltım hedeflerini mutlak biçimde tanımlayan ve yerel yönetimlerin rolünü güçlendiren bir çerçevede yapılandırılması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca uygulama takviminin ve sektörlere özgü yol haritalarının netleştirilmesi, fosil yakıtlardan çıkışa dair net bir strateji sunulması, ekosistemlerin korunması ve küçük çiftçilerin mali olarak desteklenmesini sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesi yönünde beklentiler öne çıkmıştır.18, 19, 20

Bununla birlikte, bazı paydaşlar kanunun uygulama aşamasına ilişkin kurumsal koordinasyon ve denetim mekanizmalarının net tanımlanmamasının, düzenlemenin etkinliğini sınırlayabileceğini öne sürmüştür. İklim finansmanı ve yeşil dönüşüm yatırımlarına dair teşviklerin belirsizliği, özel sektörün uyum ve yatırım kararlarında öngörülebilirliği azaltan bir unsur olarak ifade edilmiştir. Kamuoyunun bilgilendirilmesine ve farkındalık artırmaya yönelik bütüncül bir iletişim stratejisinin bulunmamasının ise toplumsal katılımı zayıflattığı yönünde değerlendirmeler yapılmıştır.21

Kanun metninde “adil geçiş”, “birincil piyasa”, “gönüllü karbon piyasaları”, “gömülü emisyonlar” ve “iklim adaleti” gibi önemli kavramlara yer verilse de bunların uygulamadaki karşılıklarının henüz netleşmediği dile getirilmiştir. Eleştirilerin ortak noktası, düzenlemenin ağırlıklı olarak ulusal ETS sistemi etrafında şekillenmesi ve iklim hedeflerinin ekonomik çerçeve içinde ele alınması olmuştur. Türkiye’nin bu sistemle karbon maliyetlerini yurt içinde tutarak dönüşümü finanse etmeyi hedeflediği belirtilirken bazı çevreler bu yaklaşımı “ekonomik kaygıların ön planda olduğu bir model” olarak değerlendirmiştir.22, 23

Kanuna yönelik tartışmalar teknik eleştirilerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda bilgi eksikliği ve dezenformasyon kaynaklı bir karşıtlık da doğmuştur. Sosyal medya üzerinden yayılan yanlış bilgiler kamuoyunda güvensizlik yaratmıştır. Bazı paylaşımlarda kanunun bireylerin özgürlüklerini kısıtlayacağı, tarım ve hayvancılığı olumsuz etkileyeceği, küçük üreticileri zor durumda bırakacağı, vatandaşlardan ETS kapsamında karbon vergisi alınacağı, kömür ve petrol kullanımının yasaklanacağı ve hatta yapay et üretimiyle bağlantılı bir altyapı düzenlemesi içerdiği öne sürülmüştür.

Bakanlık24 ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi25 tarafından yapılan açıklamalarda, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı ve kanunda vatandaşların seyahat, mülkiyet veya tüketim özgürlüklerini sınırlayan hiçbir hüküm bulunmadığı belirtmiştir. Bu kapsamda düzenlemenin yalnızca endüstriyel üretim yapan kurum ve kuruluşların karbon emisyonlarıyla ilişkili olduğu vurgulanmıştır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla Bakanlık, sosyal medya hesapları üzerinden “İklim Kanunu Gerçekleri” başlığıyla paylaşımlar yaparak yanlış bilgilendirmeye neden olan sekiz temel iddiayı tek tek ele almış ve her biriyle ilgili doğru bilgileri paylaşmıştır.

Küresel Gündem

Kamuoyundaki kafa karışıklığı, iç tartışmalara ek olarak küresel iklim gündeminde yaşanan belirsizliklerden de beslenmektedir. İklim politikalarındaki yön değişimleri aktivist çevrelerde umutsuzluk, ekonomik çevrelerde ise temkinli bir yaklaşım yaratmakta; bu durum Türkiye’deki değerlendirmelere de yansımaktadır. 2025 yılı, küresel iklim politikaları açısından karmaşık ve belirsiz bir döneme işaret etmektedir.

Dünyanın en fazla sera gazı salımı gerçekleştiren ikinci ülkesi olan ABD’de Donald Trump’ın yeniden Başkan seçilmesi; ardından ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekilmesi ve iklim politikalarına yönelik finansman mekanizmalarının sistematik bir biçimde zayıflatılması, küresel iklim yönetişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Yenilenebilir enerji yatırımlarının ekonomik maliyet gerekçesiyle yavaşlatılması, Enflasyonu Düşürme Yasası (Inflation Reduction Act – IRA) kapsamındaki temiz enerji teşviklerinin bir kısmının askıya alınması ve fosil yakıt üretimine yeniden öncelik verilmesi26, küresel ölçekte yeşil ivmenin kırıldığı yönünde yorumlanmıştır.

Rekabetin sertleştiği ve enerji arz güvenliğinin yeniden önceliklendirildiği bu dönemde AB de söz konusu dalgadan etkilenmiş, yeşil dönüşüm hedefleriyle ekonomik gerçekler arasında yeni bir denge arayışına girmiştir. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu Şubat 2025’te “Omnibus I” paketini kabul ederek AYM kapsamındaki üç temel düzenlemede (CSRD, CSDDD ve Taksonomi) geçici esneklikler getirmiştir.27 Her ne kadar bu değişikliklerin uygulamada basitleşmeyi sağlamak için yapıldığı ifade edilse de yaşanan gelişmeler bazı çevrelerce “geri adım” olarak yorumlanmıştır.

ABD’den birbiri peşi sıra geri adımlar ve AB’de yaşanan duraksamaların ardından, Temmuz 2025’te Pekin’de gerçekleştirilen AB-Çin Zirvesi küresel iklim gündemini pozitif yönde etkilemiştir. Paris Anlaşması’nın 10. yılı ve diplomatik ilişkilerin 50. yıl dönümü vesilesiyle yayımladıkları ortak bildiride taraflar, küresel sürdürülebilir kalkınma ve adil geçişin sağlanmasında birlikte liderlik göstereceklerini ilan etmiştir.

Bildiri çerçevesinde; iklim hedeflerinin somut sonuçlara dönüştürülmesi ve ulusal taahhütlerin politikalarla uyumlu hale getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yenilenebilir enerji dağıtımının hızlandırılması, yeşil teknolojilerin gelişmekte olan ülkelere erişilebilir ve uygun maliyetli biçimde sunulması, uyum çalışmalarının yerelden küresele tüm düzeylerde güçlendirilmesi yönünde mutabakata varılmıştır. Ayrıca, 2035 yılına kadar tüm ekonomik sektörleri kapsayan ve sera gazlarının tamamını içeren yeni NDC’lerin COP30 öncesinde sunulacağı belirtilmiştir.28

Bu sürecin devamında, küresel emisyonların yaklaşık %30’undan sorumlu olan Çin, Eylül ayında 2035 yılına yönelik yeni NDC hedefini açıklayarak iklim politikalarına farklı bir ivme kazandırmıştır. Çin, 2035’e kadar emisyonlarını %7 ila %10 oranında azaltmayı hedeflediğini duyurmuştur. Ayrıca, rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesini 2020’ye göre altı katına çıkarma, enerji tüketiminde %30’un üzerinde fosil dışı kaynak kullanımı sağlama, elektrikli araçları ana akım haline getirme ve ulusal ETS sistemini tüm yüksek emisyonlu sektörleri kapsayacak şekilde genişletme planlarını kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu taahhütler, Çin’in küresel temiz enerji liderliği vizyonunda yeni bir döneme geçişini göstermektedir. Açıklama, 100’den fazla liderin katılımıyla gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi sırasında yapılmış ve iklim gündeminde dikkatle izlenmiştir.29

Sonuç Yerine

Küresel dengeler ve aktörler değişse de iklim politikaları artık ülkelerin vatandaşlarının can güvenliği, ekonomik dayanıklılığı, ticari sürdürülebilirliği ve uluslararası rekabet gücüyle doğrudan bağlantılı hale gelmiştir. Dünyadaki gelişmeler Türkiye’nin vizyonunu ve stratejisini etkileyebilmekle birlikte, ülkemizin kendi iklim mevzuatını ertelemesi için bir gerekçe oluşturmamaktadır. İklim Kanunu’nun kabulü yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda stratejik bir ekonomik tercihtir. Yeşil ekonomiye geçişte geride kalmamak, hatta dönüşümün öncülerinden olmak için tarihi bir fırsattır.

Kanunun daha güçlü, kapsayıcı ve toplumun tüm kesimlerini içine alan bir yapıya kavuşması değerlidir; dolayısıyla akli düzlemden ayrılmadan yapılan eleştiriler bu sürecin gelişimi açısından kritik önem taşımaktadır. Ancak bilimsel temelden uzak ve komplo teorilerine dayalı yaklaşımlar hem kamuoyunun rasyonel değerlendirme yetilerini zaafa uğratmakta hem de küresel iklim mücadelesinin ilerlemesini zayıflatmaktadır. 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olarak açıklandığı, kuraklık ve su kıtlığı risklerinin özellikle Türkiye açısından somut bir tehdit haline geldiği bu dönemde; ortak akıl, bilimsel veri ve toplumsal dayanışmayla hareket etmek her zamankinden daha kıymetlidir.

Bu bağlamda, İklim Kanunu ve ardından görüşe açılan ETS Taslak Yönetmeliği, yalnızca Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin değil, aynı zamanda ekonomik egemenliğinin, enerji dönüşümünün ve gelecek kuşakların yaşam hakkının teminatı olarak görülmelidir.

Dipnotlar:

1) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığı (ÇŞİDB). (2022). Temel Kavramlar. Sık Sorulan Sorular. İklim Nedir?. Şu adresten erişilebilir: https://iklim.gov.tr/sss/temel-kavramlar. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

2) Ibid.

3) Budaragina, M. & Boer, F. (2020). Türkiye’de Pilot ETS Uygulamasına Yönelik Yasal ve Kurumsal Altyapının Geliştirilmesi Projesi ETS’de Denkleştirme Birimlerinin Kullanımı. Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) Türkiye. Şu adresten erişilebilir: http://pmrturkiye.csb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/12/6-Kasim-Iklim-Kanunu-ve-ETS-Yonetmeligi.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

4) Dış İşleri Bakanlığı. (2023). Paris Anlaşması. Şu adresten erişilebilir: https://www.mfa.gov.tr/paris-anlasmasi.tr.mfa. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

5) ÇŞİDB. (2022). İklim Şurası Komisyon Tasviye Kararları. Şu adresten erişilebilir: https://www.csgb.gov.tr/Media/xnylrhpr/iklim-%C5%9Furas%C4%B1-sonu%C3%A7-bildirgesi.pdf  Son erişim tarihi: Ekim 2025.

6) Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB). (2023). On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028). Şu adresten erişilebilir: https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2023/12/On-Ikinci-Kalkinma-Plani_2024-2028_11122023.pdf. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

7) SBB, a.g.k.

8) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. (2023). Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve II. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2023-2030). Şu adresten erişilebilir: https://enerji.gov.tr/Media/Dizin/BHIM/tr/Duyurular/T%C3%BCrkiyeninEnerjiVerimlili%C4%9Fi2030StratejisiveIIUlusalEnerjiVerimlili%C4%9FiEylemPlan%C4%B1_202401161407.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

9) ÇŞİDB İklim Değişikliği Başkanlığı. (2023). İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030). Şu adresten erişilebilir: https://iklim.gov.tr/db/turkce/icerikler/files/%C4%B0klim%20De%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Fi%20Azalt%C4%B1m%20Stratejisi%20ve%20Eylem%20Plan%C4%B1%20(2024-2030).pdf. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

10) Resmî Gazete. (2025). İklim Kanunu. Kanun No. 7552. Şu adresten erişilebilir: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/07/20250709-1.htm. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

11) United Nations. (1992). United Nations Framework Convention on Climate Change. Şu adresten erişilebilir: https://unfccc.int/resource/docs/convkp/conveng.pdf. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

12) United Nations Framework Convention on Climate Change. (t.y.). Kyoto Protocol. Şu adresten erişilebilir: https://unfccc.int/kyoto_protocol. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

13) United Nations Framework Convention on Climate Change. (t.y.). The Paris Agreement. Şu adresten erişilebilir:https://unfccc.int/process-and-meetings/the-paris-agreement. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

14) European Commission. (2019). The European Green Deal (COM (2019) 640 final). Şu adresten erişilebilir: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:52019DC0640. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

15) Türkiye Bankalar Birliği. (2024). Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Değerlendirme Raporu. Şu adresten erişilebilir: https://www.tbb.org.tr/sites/default/files/2025-05/yesil.pdf. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

16) Türkiye İhracatçılar Meclisi. (2025). 2024 İhracat Rakamları. Şu adresten erişilebilir: https://tim.org.tr/tr/ihracat-rakamlari. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

17) Resmî Gazete. (2025). a.g.e.

18) İklim Ağı. (2025). İklim Ağı’ndan TBMM’ye Sunulan İklim Kanun Teklifine Yönelik Açıklama. Şu adresten erişilebilir: https://iklimagi.org/iklim-agindan-tbmmye-sunulan-iklim-kanun-teklifine-yonelik-aciklama/. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

19) TMMOB.(2025). İklim Kanunu Teklifi Üzerine TMMOB Görüşü. Şu adresten erişilebilir: https://www.tmmob.org.tr/icerik/iklim-kanunu-teklifi-uzerine-tmmob-gorusu-hazirlanan-iklim-kanunu-teklifinde-iklime-yer-yok . Son erişim tarihi: Ekim 2025.

20) Alpay, E. T. (2025). 10 Soruda Dünyada ve Türkiye’de i̇klim Kanunu. Greenpeace Türkiye. Şu adresten erişilebilir: https://www.greenpeace.org/turkey/blog/10-soruda-dunyada-ve-turkiyede-iklim-kanunu/. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

21) WWF. (2025). İklim krizi var, iklim krizi acil! İklim Kanunu gerekli ama nasıl bir kanun olmalı? Şu adresten erişilebilir: https://www.wwf.org.tr/?15920/iklim-kanunu-bilgi-notu. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

22) Ülker, P. (2025). İklim Kanunu: Hedef ekonomik kaygılar mı iklim krizi mi? Şu adresten erişilebilir: https://www.dw.com/tr/i%CC%87klim-kanunu-hedef-ekonomik-kayg%C4%B1lar-m%C4%B1-iklim-krizi-mi/a-71960138. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

23) BBC News. (2025). İklim Kanunu yürürlüğe girdi: Çevre örgütleri düzenlemeyi neden eleştiriyor?. Şu adresten erişilebilir: https://www.bbc.com/turkce/articles/cy9x8y09pzvo. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

24) ÇŞİDB. (2025). Türkiye’nin İlk İklim Kanunu TBMM’de Kabul Edildi. Şu adresten erişilebilir: https://csb.gov.tr/turkiyenin-ilk-iklim-kanunu-tbmm-de-kabul-edildi-bakanlik-faaliyetleri-41712. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

25) Bal, Y. S. (2025). DMM, İklim Kanunu Teklifi ile hayvancılıkla, küçük işletmelerin bitirileceği iddialarını yalanladı. Anadolu Ajansı. Şu adresten erişilebilir: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/dmm-iklim-kanunu-teklifi-ile-hayvancilikla-kucuk-isletmelerin-bitirilecegi-iddialarini-yalanladi/3617024. Son erişim tarihi: Ekim 2025.

26) The United States Government. (2025). Unleashing American Energy. The White House. Şu adresten erişilebilir: https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/2025/01/unleashing-american-energy/. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

27) European Commission. (2025). Proposal for a Directive of the European Parliament and of the Council amending Directives (EU) 2022/2464 and (EU) 2024/1760 as regards the dates from which Member States are to apply certain corporate sustainability reporting and due diligence requirements (COM(2025) 80 final). Şu adresten erişilebilir: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX:52025PC0080. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

28) European Comission. (2025). Joint EU-China Press Statement on climate. Şu adresten erişilebilir: https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/statement_25_1902. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

29) Huld, A. (2025). China Sets 7-10% Carbon Reduction Target – Breaking Down the 2035 Climate Pledges. Şu adresten erişilebilir: https://www.china-briefing.com/news/breaking-down-chinas-2035-climate-pledges/. Son erişim tarihi: Kasım 2025.

İlke Duman Yüruç

İlke Duman Yüruç